Hava Durumu

MISIR'IN ON VE ONBİRİNCİ SÜLALELERİ

Yazının Giriş Tarihi: 02.12.2022 13:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.12.2022 13:55

12. Sülaleye mensup fravunlar öyle muhteşem abide ler vücuda getirmemişlerdir. Ancak onların meydana getirdikleri abidelerde, herhalde Mısır büyüklük ve il erleyişine, (Sh.83 )delil sayılacak mahiyette olduğu doğrudur. Ezcümle; Elhon ve Havare cihetlerinde ki, ehramlar önünde bulunan o kıymettar mücevherler, servet ve elvan ve de maharet-i sanatkarane bakımı ndan çokkıymetli eserlerden sayılır. Şimdiye kadar k uyumculuk san’atı; Mısır’ın nefis asarına benzeyen b ir eser vücuda getirememiştir. 12. Sülale zamanında ki hayatın sosyal bakımdan olsun, sanatkarlık mevz uunda olsun, anlamak için Ben-i Hisen’deki, Meyhi Pr enslerinin mezarlarını nazarı dikkate almak gerekir. Bu prensler, Mısırın derebeylerinden sayılır. '0nuncu  Konomotpu’, Ben-i Hasen’de’ mezarının kapısı) sülale ler ile 11. Sülaleler arasında, saltanat kavgaları yaşa ndığı sırada, bunlarda kendi ülkelerinde bir sülale ku rmuşlardı. Bu prensler, Antoflarla, Montuhotpular tar afından idareleri altına alındıkların da, Fravunlar mai yetlerinde büyük büyük mevkıilerin sahipleriydiler. B unlar Meyhi’de, valilik ederler, bağlı oldukları makam a son derece itaat içinde olurlardı. Bu prenslerin gay ret ve faaliyet içinde bulunmaları, memleketin servet inin fevkalade derecede ziyadeleşmiş böylece ticare te pekbüyük önem verdikleri görülmüştür. Bu durum u anlayabilmek için, Ben-i Hasen mezarlığı duvarlar ındaki kitabeleri tetkik etmek yeterli olur. (Sh.84) Bu kitabeler, insanların Tarlalarını nasıl sürdüklerini, har manlarını, hasadı, buğdayın nasıl nakledildiğini, bağ bozumunu, üzümün nasıl ayıklandığını, nasıl şarap y apıldığını pekgüzel gösteriyor. Bunlardan birçoğuda, heykeltıraşlığı, Şişe yapımcılığını, Kunduracılık ve S araçlığı vede dokumacılığı öğretmektedir. Bu resimle rlen gösterilmektedir. O zamanlar, milletin sanatkarl arı büyük bir zahmet içinde çalışıyorlardı. Bunlar; sa bahtan akşama kadar boğaz tokluğuna çalışırlar, Us talarının Sopası altında, boyunlarını eğmeye mecbur lardı. O zamanın katiplerinden biri, sanatkarların hay at tarzını oğluna şöyle anlatıyordu: < Demirciyi iş baş ında, ocağı başında gördüm. Parmakları timsah deris i gibi katılaşmış, balık yumurtası gibi kokuyordu. Acaba demirciler, çiftçilerden dahamı rahat! Bunun t arlası orman, edevatı madendir. Geceleri biraz serbe st kaldığı zaman, gündüzün gördüğü bunca işlerden sonra, yine çabalar, geceleyin de, aşk ile çalışır. Heykeltraş, katı taşları da işler. İşi bitiripte, kolları bit kin düşünce istirahat eder. Sabahın karanlığından ak şama kadar çalıştığından dizleri topukları ezilir. Evler içinde çalışan dokumacı bir kadından da, bedbahttır. Dizlerini midesine dayar. Serbest hava yüzü görmez. Muayyen olan kumaşı dokumaya bir gün muvaffak ol amazsa, bataklardaki Lotus çiçekleri gibi bağlanır k alır. Kapı bekçilerine ekmek vermek sayesinde biraz , gün görmeğe muvaffak olur. Fiemanillah. Devam ed ecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.