FETÖ, 17 Aralık'ta başlayıp, 25 Aralık’ta da süren operasyonlarla birbiriyle ilintisiz dosyaları birleştirip kamuoyuna 'yolsuzluk' diye sunarak siyasete darbe vurmak istemişti...
Uydurma delil ve belgelerle devletin üst düzey görevlilerine operasyonlar yapılmıştı.
Ogünler hükümet ile muhalefet arasındaki en önemli gerilim başlıklarından biriydi bu operasyonlar.
Muhalefet davaların bir kumpas olduğu gerçeğini görmezden gelip, gerçek birer yolsuzluk davası olduğunda ısrar ediyor, hükümet ise bu operasyonların bir "paralel örgüt" eliyle hükümeti yıkmayı amaçlayan siyasi operasyonlar olduğunu belirtiyordu.
Muhalefet, ısrarla 15 Temmuz’a kadar soruşturmalardaki takipsizlik kararıyla hükümet mensuplarının, ailelerinin ve hükümeti destekleyen kişilerin karıştığı büyük yolsuzlukların aklandığı kanısındaydı..!
Ta ki, 15 Temmuz Darbe Kalkışması ile bütün soruşturmaların birer kumpas olduğu gerçeği ortaya çıkmıştı...
* * *
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla bir takım yolsuzluklar yapıldığını savlayan örgüt üyesi polis ve savcılar, kumpas için 7 Şubat 2012'de harekete geçmişti.
Terör örgütünün MİT kumpası planı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ameliyata girmesinin gecikmesiyle alt üst oldu.
Başkan Erdoğan, zamanın MİT Başkanı ve şimdiki Dışişleri Bakını Hakan Fidan'a ifade vermeye gitmemesini söyleyerek kumpası bozdu..!
MİT kumpasını planlayan ve soruşturmayı yürüten savcı ve emniyet müdürleri görevden alındı.
MİT kumpasında başarısız olunca bu kez FETÖ’cüler 17-25 Aralık için harekete geçtiler...
MİT kumpasında başarısız olan FETÖ, bu kez 17-25 Aralık kumpası için düğmeye basmıştı...
* * *
17 Aralık 2013 günü İstanbul'da, bakan çocukları, Halkbank Genel Müdürü ve iş insanlarının da içinde olduğu toplam 89 kişi gözaltına alındı.
Aynı gün çeşitli medya organlarına soruşturmada delil olarak gösterilen hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş izleme görüntüleri servis edildi, bu operasyon sonucunda 26 kişi tutuklandı.
Soruşturmalardaki usulsüzlüklerin, ses kayıtlarının, çözüm tutanaklarının, uydurma ihbar ve tutanakların ortaya çıkması üzerine, kamuoyunda sözde 17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları olarak bilinen bu faaliyetlerle ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ait soruşturmalara başlandı.
Bu soruşturmalar sonucunda FETÖ'nün emniyet ve yargı teşkilatları içine sızan, kamu görevlisi gibi gözüken ancak talimatları devlet hiyerarşisi dışındaki bir mekanizmadan alan üye ve yöneticilerinin, hedeflerine aldıkları kesimlere karşı acımasız bir hukuk mücadelesine giriştikleri, yargı kumpası kurmak suretiyle birçok insanın yaşamıyla ve kariyeriyle usulsüz takiplerle insanların özel yaşamlarını kayıt altına aldıkları belirlendi.
Ancak bu örgütün insanlar aleyhine sahte deliller ürettikleri, başbakan ve MİT Müsteşarının toplantılarına ilişkin görüntüleri elde ettikleri, evrakta sahtecilik yaptıkları, 17 Aralık 2013 tarihinden sonra emniyet içindeki terör örgütü üyelerinin tasfiye edilmeye başlaması üzerine de örgüt üyelerinin paniğe kapıldığı tespit edildi.
Bütün önemli evrakı iptal ettiler, dijital verileri sildiler..!
Örgüt mensuplarının, bütün evrakı imha ettiği, önemli gördükleri dijital verileri sildikleri, tam silinemeyen ve sonradan ortaya çıkartılan belge içeriklerinde ise kendi aralarında hükümeti düşürmeye yönelik yazışmalar yaptıkları, anlaşıldı.
Yarın sürdürmek dileği ile...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
17-25 Aralık 2013’te neler olmuştu? (1)
FETÖ, 17 Aralık'ta başlayıp, 25 Aralık’ta da süren operasyonlarla birbiriyle ilintisiz dosyaları birleştirip kamuoyuna 'yolsuzluk' diye sunarak siyasete darbe vurmak istemişti...
Uydurma delil ve belgelerle devletin üst düzey görevlilerine operasyonlar yapılmıştı.
Ogünler hükümet ile muhalefet arasındaki en önemli gerilim başlıklarından biriydi bu operasyonlar.
Muhalefet davaların bir kumpas olduğu gerçeğini görmezden gelip, gerçek birer yolsuzluk davası olduğunda ısrar ediyor, hükümet ise bu operasyonların bir "paralel örgüt" eliyle hükümeti yıkmayı amaçlayan siyasi operasyonlar olduğunu belirtiyordu.
Muhalefet, ısrarla 15 Temmuz’a kadar soruşturmalardaki takipsizlik kararıyla hükümet mensuplarının, ailelerinin ve hükümeti destekleyen kişilerin karıştığı büyük yolsuzlukların aklandığı kanısındaydı..!
Ta ki, 15 Temmuz Darbe Kalkışması ile bütün soruşturmaların birer kumpas olduğu gerçeği ortaya çıkmıştı...
* * *
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla bir takım yolsuzluklar yapıldığını savlayan örgüt üyesi polis ve savcılar, kumpas için 7 Şubat 2012'de harekete geçmişti.
Terör örgütünün MİT kumpası planı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ameliyata girmesinin gecikmesiyle alt üst oldu.
Başkan Erdoğan, zamanın MİT Başkanı ve şimdiki Dışişleri Bakını Hakan Fidan'a ifade vermeye gitmemesini söyleyerek kumpası bozdu..!
MİT kumpasını planlayan ve soruşturmayı yürüten savcı ve emniyet müdürleri görevden alındı.
MİT kumpasında başarısız olunca bu kez FETÖ’cüler 17-25 Aralık için harekete geçtiler...
MİT kumpasında başarısız olan FETÖ, bu kez 17-25 Aralık kumpası için düğmeye basmıştı...
* * *
17 Aralık 2013 günü İstanbul'da, bakan çocukları, Halkbank Genel Müdürü ve iş insanlarının da içinde olduğu toplam 89 kişi gözaltına alındı.
Aynı gün çeşitli medya organlarına soruşturmada delil olarak gösterilen hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş izleme görüntüleri servis edildi, bu operasyon sonucunda 26 kişi tutuklandı.
Soruşturmalardaki usulsüzlüklerin, ses kayıtlarının, çözüm tutanaklarının, uydurma ihbar ve tutanakların ortaya çıkması üzerine, kamuoyunda sözde 17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları olarak bilinen bu faaliyetlerle ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ait soruşturmalara başlandı.
Bu soruşturmalar sonucunda FETÖ'nün emniyet ve yargı teşkilatları içine sızan, kamu görevlisi gibi gözüken ancak talimatları devlet hiyerarşisi dışındaki bir mekanizmadan alan üye ve yöneticilerinin, hedeflerine aldıkları kesimlere karşı acımasız bir hukuk mücadelesine giriştikleri, yargı kumpası kurmak suretiyle birçok insanın yaşamıyla ve kariyeriyle usulsüz takiplerle insanların özel yaşamlarını kayıt altına aldıkları belirlendi.
Ancak bu örgütün insanlar aleyhine sahte deliller ürettikleri, başbakan ve MİT Müsteşarının toplantılarına ilişkin görüntüleri elde ettikleri, evrakta sahtecilik yaptıkları, 17 Aralık 2013 tarihinden sonra emniyet içindeki terör örgütü üyelerinin tasfiye edilmeye başlaması üzerine de örgüt üyelerinin paniğe kapıldığı tespit edildi.
Bütün önemli evrakı iptal ettiler, dijital verileri sildiler..!
Örgüt mensuplarının, bütün evrakı imha ettiği, önemli gördükleri dijital verileri sildikleri, tam silinemeyen ve sonradan ortaya çıkartılan belge içeriklerinde ise kendi aralarında hükümeti düşürmeye yönelik yazışmalar yaptıkları, anlaşıldı.
Yarın sürdürmek dileği ile...