Anayasa, örgütlenmiş bir toplumda devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en önde gelen yasadır.
Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirtir...
Toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel yasalardır.
Devletin anayasasında değişmez olan kurallar vardır.
Örneğin, devletin dili, bayrağı hiçbir şekilde değiştirilemez.
Anayasalar istikrar belgeleridir...
Dünyamızın ilk Anayasası olan 1787 Amerika Birleşik Devletleri Anayasası hâlâ yürürlüktedir.
Kuşkusuz anayasaların istikrar belgeleri olmaları, onların ebedî olduğu anlamına gelmez.
Anayasalarda değişiklik yapılması zaman-zaman gereklidir.
1982 Anayasası da gerek darbe ürünü olması gerekse çağa uygun olmaması gibi gerekçelerle tümden değiştirmesi gecikmiş bir Anayasa’dır.
* * *
Anayasalar kendilerinin değiştirileceklerini kabul etmekle birlikte bunun için genellikle yasaların değiştirilmesinden daha zor usuller öngörmüşlerdir.
Bu nedenle, yazılı anayasaların neredeyse tamamına yakını katı anayasalardır.
Anayasalarda istikrar kural, değişiklik ise istisnadır...
Son iki anayasamızı darbeciler yapmıştır...
Bu nedenle 1961 ve 1982 anayasalarının halk için yapılmadığı açıktır. Halk ve temsilcileri yapım sürecinde yoktur yahut göstermeliktir...
Her iki anayasa, iktidarın sahipliğini seçimler yoluyla yitirmek istemeyen kesimlerin ki bunlar vesayetçiler ve destekçileridir, kendilerini toplumdan korumaları için yapılmıştır.
Anayasalar bir toplum sözleşmesine dayanmalıysa eğer, bu iki Anayasanın hazırlanmasında, sözleşme bir yana, Millet yoktur.
Devlet karşısında toplumun haklarının anayasa ile korunması esastır. 1961 ve 1982 anayasalarında, anayasacılık mantığına tam karşıt şekilde, egemen olanı yani “koruyucuları halktan korumak” birinci öncelik olarak düşünülmüştür.
1961 Anayasasının yapıcılarının, yazılacak yeni anayasa konusunda en net oldukları konu, Demokrat Parti gibi bir siyasal yapının, “yarının iktidarında yeri olmaması” gerektiğidir.
* * *
1961 Anayasası için masaya oturanlar, halkın 1950 seçimlerinde kendilerine karşı “yanlış yaptığını” düşünmekteydi ve bu “yanlış"a da çok içerlemişlerdir!
Oysa 1954 ve 1957 seçimlerinde halk aklını başına alıp, bir önceki seçimde yaptığı yanlışı düzeltme tenezzülünde bile bulunmamıştır.
1982 Anayasasının yapıcıları da Milletin 27 Mayıs darbesinden ders almadığını düşünmekteydi..!
12 Mart 1971 muhtırası ile bir kez daha uyarılmalarına karşın, yine de kendi bildiklerini okumakta ısrar etmişti Millet.
Bu bakış açısının bir yansıması, 1961 Anayasa yapıcıları CHP ile iş birliği yapıp, onlara iktidar alanı açmalarına karşın, 1980 darbecileri, tüm partileri yasaklama yoluna gittiler.
Çünkü CHP’nin de 1972 Kurultayı sonrasında “sırf halktan oy almak için” değiştiğini düşünüyorlardı.
Darbecilere göre, halkı yoldan çıkaran, siyasal partilerdi.
* * *
12 Eylül 1980'deki askeri darbeden sonra Milli Güvenlik Konseyi ile Danışma Meclisi (Kurucu Meclis) yeni bir anayasa hazırladı.
Bu anayasa 7 Kasım 1982'de yapılan halkoylamasıyla kabul edilerek yürürlüğe girdi.
1982 Anayasası, bazı hak ve özgürlüklere önemli sınırlamalar getirirken, Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın denetim yetkilerini azaltmıştır.
Son yıllarda, özellikle Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin bir gereği olarak, 1982 Anayasası’nda hak ve özgürlükleri genişletici bir dizi değişiklik gerçekleştirilmiştir.
Delik-deşik olan ve ruhu da zaten darbe ürünü olan 82 Anayasasının değiştirilme zamanı gelmiş ve geçmektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
1982 Darbe Anayasası neden değiştirilmelidir?
Anayasa, örgütlenmiş bir toplumda devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en önde gelen yasadır.
Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirtir...
Toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel yasalardır.
Devletin anayasasında değişmez olan kurallar vardır.
Örneğin, devletin dili, bayrağı hiçbir şekilde değiştirilemez.
Anayasalar istikrar belgeleridir...
Dünyamızın ilk Anayasası olan 1787 Amerika Birleşik Devletleri Anayasası hâlâ yürürlüktedir.
Kuşkusuz anayasaların istikrar belgeleri olmaları, onların ebedî olduğu anlamına gelmez.
Anayasalarda değişiklik yapılması zaman-zaman gereklidir.
1982 Anayasası da gerek darbe ürünü olması gerekse çağa uygun olmaması gibi gerekçelerle tümden değiştirmesi gecikmiş bir Anayasa’dır.
* * *
Anayasalar kendilerinin değiştirileceklerini kabul etmekle birlikte bunun için genellikle yasaların değiştirilmesinden daha zor usuller öngörmüşlerdir.
Bu nedenle, yazılı anayasaların neredeyse tamamına yakını katı anayasalardır.
Anayasalarda istikrar kural, değişiklik ise istisnadır...
Son iki anayasamızı darbeciler yapmıştır...
Bu nedenle 1961 ve 1982 anayasalarının halk için yapılmadığı açıktır. Halk ve temsilcileri yapım sürecinde yoktur yahut göstermeliktir...
Her iki anayasa, iktidarın sahipliğini seçimler yoluyla yitirmek istemeyen kesimlerin ki bunlar vesayetçiler ve destekçileridir, kendilerini toplumdan korumaları için yapılmıştır.
Anayasalar bir toplum sözleşmesine dayanmalıysa eğer, bu iki Anayasanın hazırlanmasında, sözleşme bir yana, Millet yoktur.
Devlet karşısında toplumun haklarının anayasa ile korunması esastır. 1961 ve 1982 anayasalarında, anayasacılık mantığına tam karşıt şekilde, egemen olanı yani “koruyucuları halktan korumak” birinci öncelik olarak düşünülmüştür.
1961 Anayasasının yapıcılarının, yazılacak yeni anayasa konusunda en net oldukları konu, Demokrat Parti gibi bir siyasal yapının, “yarının iktidarında yeri olmaması” gerektiğidir.
* * *
1961 Anayasası için masaya oturanlar, halkın 1950 seçimlerinde kendilerine karşı “yanlış yaptığını” düşünmekteydi ve bu “yanlış"a da çok içerlemişlerdir!
Oysa 1954 ve 1957 seçimlerinde halk aklını başına alıp, bir önceki seçimde yaptığı yanlışı düzeltme tenezzülünde bile bulunmamıştır.
1982 Anayasasının yapıcıları da Milletin 27 Mayıs darbesinden ders almadığını düşünmekteydi..!
12 Mart 1971 muhtırası ile bir kez daha uyarılmalarına karşın, yine de kendi bildiklerini okumakta ısrar etmişti Millet.
Bu bakış açısının bir yansıması, 1961 Anayasa yapıcıları CHP ile iş birliği yapıp, onlara iktidar alanı açmalarına karşın, 1980 darbecileri, tüm partileri yasaklama yoluna gittiler.
Çünkü CHP’nin de 1972 Kurultayı sonrasında “sırf halktan oy almak için” değiştiğini düşünüyorlardı.
Darbecilere göre, halkı yoldan çıkaran, siyasal partilerdi.
* * *
12 Eylül 1980'deki askeri darbeden sonra Milli Güvenlik Konseyi ile Danışma Meclisi (Kurucu Meclis) yeni bir anayasa hazırladı.
Bu anayasa 7 Kasım 1982'de yapılan halkoylamasıyla kabul edilerek yürürlüğe girdi.
1982 Anayasası, bazı hak ve özgürlüklere önemli sınırlamalar getirirken, Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın denetim yetkilerini azaltmıştır.
Son yıllarda, özellikle Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin bir gereği olarak, 1982 Anayasası’nda hak ve özgürlükleri genişletici bir dizi değişiklik gerçekleştirilmiştir.
Delik-deşik olan ve ruhu da zaten darbe ürünü olan 82 Anayasasının değiştirilme zamanı gelmiş ve geçmektedir.