1959'dan günümüze, tam 64 yıldır süren Türkiye'nin Avrupa topluluğuna katılma serüveni; inişli çıkışlı birçok döneme sahne oldu.
Bizim kuşağın ömrü geçti..!
Açılan birçok fasıl, yapılan ön anlaşmalar, değişen dünya koşullarına Türkiye'nin yeri ve Avrupa için önemi; yürütülen müzakerelerde hep etkileyici unsur olarak öne çıktı.
Türkiye'nin kurucularından olduğu Avrupa Konseyi'nin Türkiye için ihraç girişimi başlatması ise, yıllardır zayıflayan bağların nasıl bir boyuta evirildiğini gözler önüne seriyor artık.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'ye hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında Avrupa Parlamentosu'nun raporuyla ilgili sorusuna, "Avrupa Birliği Türkiye'den kopmanın gayreti içinde. Avrupa Birliği'yle gerekirse yolları ayırabiliriz" yanıtını verdi.
* * *
Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği ise 28 yaşına girdi...
Türkiye ile AB arasında yapılan müzakereler sonunda 6 Mart 1995 tarihinde gerçekleştirilen Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca, Gümrük Birliği 1 Ocak 1996'da yürürlüğe girdi.
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile başlayan ve 1973 yılında Katma Protokol ile süren ilişki, 6 Mart 1995'te Gümrük Birliği'nin imzalanmasıyla yeni bir boyut kazanmıştı.
Gümrük Birliği'nin tamamlanmasıyla birlikte, Türkiye ile AB arasında sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlemler kaldırıldı.
Ancak geçen süreç Türkiye’nin 3. Dünya ülkeleriyle ticaretinde Türkiye aleyhine gelişmeye başladı.
* * *
Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Ekonomik Topluluğuna ortaklık başvurusu ile ilk adımı atılan Türkiye-Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci, henüz sonuçlanamayan uzun ve sancılı bir yola dönüşmüş durumda bugün.
31Temmuz 1959’da başlayıp 64 yılı bulan inişli çıkışlı asimetrik ilişkiler ağı, birçok kez kırılmaya maruz kaldı.
Evet, Türkiye, Gümrük Birliği sürecinde önemli bir rekabet gücü kazandı.
Yaşanan beraberliğin ikinci baharında, 1999’da Helsinki’de gerçekleştirilen zirve sonucunda Türkiye’ye adaylık statüsü de tanındı.
Özellikle 2003-2005 arası dönemde AK Parti iktidarında gerçekleştirilen yasal reformlarla temel hak ve özgürlüklerin kapsamı bir hayli genişletildi.
Türkiye’de AB uyum yasaları çerçevesinde Birlik ile katılım müzakerelerine başlamak için ön koşul niteliğindeki Kopenhag siyasi ölçütlerin yerine getirilmesi için yoğun bir reform sürecine girişildi.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi birçok önemli başlıkta ilerlemeler kaydedildi.
Ancak yıl 2023’e gelindiği halde üyelik gerçekleşmedi.
* * *
Türkiye-AB ilişkilerini son yıllarda kilitleyen en önemli husus, 2006 yılında AB’nin ana akım ülkelerinden biri olan Fransa’nın fasıllara koyduğu engeller oldu.
Türkiye’nin sabrı taştı..!
Ve bunda en büyük etkenin Türkiye’den çok AB’den kaynaklı olduğu da açıktı.
Kıbrıs ve Ermeni meseleleri ve AB’nin kendi içinde yaşadığı AB Anayasası krizi ve ekonomik bunalımı bunda etken oldu.
Türkiye-AB ilişkilerinde -her ne kadar Türkiye’deki ve AB üye ülkelerindeki Konjonktürel gelişmelerden olumsuz etkilense de- siyasi ve ekonomik olarak karşılıklı bağımlılığın son derece yüksek olduğu söylenebilir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
AB ile 64 yıllık serüven..!
1959'dan günümüze, tam 64 yıldır süren Türkiye'nin Avrupa topluluğuna katılma serüveni; inişli çıkışlı birçok döneme sahne oldu.
Bizim kuşağın ömrü geçti..!
Açılan birçok fasıl, yapılan ön anlaşmalar, değişen dünya koşullarına Türkiye'nin yeri ve Avrupa için önemi; yürütülen müzakerelerde hep etkileyici unsur olarak öne çıktı.
Türkiye'nin kurucularından olduğu Avrupa Konseyi'nin Türkiye için ihraç girişimi başlatması ise, yıllardır zayıflayan bağların nasıl bir boyuta evirildiğini gözler önüne seriyor artık.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'ye hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında Avrupa Parlamentosu'nun raporuyla ilgili sorusuna, "Avrupa Birliği Türkiye'den kopmanın gayreti içinde. Avrupa Birliği'yle gerekirse yolları ayırabiliriz" yanıtını verdi.
* * *
Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği ise 28 yaşına girdi...
Türkiye ile AB arasında yapılan müzakereler sonunda 6 Mart 1995 tarihinde gerçekleştirilen Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca, Gümrük Birliği 1 Ocak 1996'da yürürlüğe girdi.
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile başlayan ve 1973 yılında Katma Protokol ile süren ilişki, 6 Mart 1995'te Gümrük Birliği'nin imzalanmasıyla yeni bir boyut kazanmıştı.
Gümrük Birliği'nin tamamlanmasıyla birlikte, Türkiye ile AB arasında sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlemler kaldırıldı.
Ancak geçen süreç Türkiye’nin 3. Dünya ülkeleriyle ticaretinde Türkiye aleyhine gelişmeye başladı.
* * *
Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Ekonomik Topluluğuna ortaklık başvurusu ile ilk adımı atılan Türkiye-Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci, henüz sonuçlanamayan uzun ve sancılı bir yola dönüşmüş durumda bugün.
31Temmuz 1959’da başlayıp 64 yılı bulan inişli çıkışlı asimetrik ilişkiler ağı, birçok kez kırılmaya maruz kaldı.
Evet, Türkiye, Gümrük Birliği sürecinde önemli bir rekabet gücü kazandı.
Yaşanan beraberliğin ikinci baharında, 1999’da Helsinki’de gerçekleştirilen zirve sonucunda Türkiye’ye adaylık statüsü de tanındı.
Özellikle 2003-2005 arası dönemde AK Parti iktidarında gerçekleştirilen yasal reformlarla temel hak ve özgürlüklerin kapsamı bir hayli genişletildi.
Türkiye’de AB uyum yasaları çerçevesinde Birlik ile katılım müzakerelerine başlamak için ön koşul niteliğindeki Kopenhag siyasi ölçütlerin yerine getirilmesi için yoğun bir reform sürecine girişildi.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü ve insan hakları gibi birçok önemli başlıkta ilerlemeler kaydedildi.
Ancak yıl 2023’e gelindiği halde üyelik gerçekleşmedi.
* * *
Türkiye-AB ilişkilerini son yıllarda kilitleyen en önemli husus, 2006 yılında AB’nin ana akım ülkelerinden biri olan Fransa’nın fasıllara koyduğu engeller oldu.
Türkiye’nin sabrı taştı..!
Ve bunda en büyük etkenin Türkiye’den çok AB’den kaynaklı olduğu da açıktı.
Kıbrıs ve Ermeni meseleleri ve AB’nin kendi içinde yaşadığı AB Anayasası krizi ve ekonomik bunalımı bunda etken oldu.
Türkiye-AB ilişkilerinde -her ne kadar Türkiye’deki ve AB üye ülkelerindeki Konjonktürel gelişmelerden olumsuz etkilense de- siyasi ve ekonomik olarak karşılıklı bağımlılığın son derece yüksek olduğu söylenebilir.