Hızır (AS). Cemaatin arasında onlardan biri gibi gelmiş, bir köşeye oturmuş...
Kürsüde imam hutbeye başlıyor…
Hızır’ın yanına kırklarında bir adam gelip oturuyor.
Cami yavaş-yavaş dolmakta… Hızır’ın (AS) yanına oturan Adam, bir müddet sonra uyuklar bir vaziyette sallanıyor, ha uyudu ha uyuyacak.
Hızır (AS) adamı dürtüklüyor;
- Uyukluyor gibisin, düşeceksin, der.
Adam;
- Uyumam, beni rahat bırak... Hızır (AS) ses etmez, ancak ezan okundu okunacak, adam ha uyudu ha uyuyacak, bir daha dürtükler;
- Uyuyacaksın dedim, der.
Adam;
- Ben de sana uyumam, beni rahat bırak dedim. Rahat bırak beni. Rahat bırak yoksa Hızır olduğunu söylerim. Buradan çıkamazsın. Bu kalabalık sakalında bir tel bırakmaz..! Hızır (AS) susar ve gözlerini kapar, boynunu büker ve Allah’a yönelerek;
- Ya Rabbim! Bu nasıl iştir. Bu kulun benim kim olduğumu bildi. Bu nasıl iştir ki bendeki listede bunun ismi yok.
yanıt gelir;
- Sana verilen listede beni sevenlerin isimleri var. O ise benim sevdiklerimden…
Allah sevdiklerinden etsin… Sevmek, seviyorum demek bir iddia.
İş sevilenlerden olmak…
Alıntı
Çıkarım:
Allah tarafından sevilmek, dinimizin bizi ulaştırması beklenen en büyük hedeftir.
Yüce Yaratan kendi rızasına ulaştıracak amelleri Kur’an-ı Kerim’de bizlere gösterdiği gibi, rahmetinden uzaklaştıracak amelleri de tek-tek sıralar.
Rabbimizin sevdiğini bildirdiği kulların kimler olduğu Kur’anı Kerim’de sıralanmaktadır.
Allah’ın sevdiği insanlar; “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”
“Allah çok tövbe edenleri sever ve içi dışı temiz olanları sever.” (Bakara-222)
Allah, maddi ve manevi anlamda temiz olanları sever.
Fıtratımızı her türlü kötülüklerden koruyarak, zihin ve gönüllerimizi kötülük ve çirkinliklerin esiri değil; iyilik ve güzelliklerin merkezi kılarak Allah’ın sevdiği bir kul olabiliriz.
Günah işleyen kul “gidecek başka kapım yok” dercesine yine Allah’a yönelmekte ve ondan af dilemektedir.
Bu nedenle Allah kendisine yönelen kalpleri, yalvaran dilleri ve açılan elleri geri çevirmez.
Çünkü Allah, ayıpları gizleyen, günahları affeden ve tövbeleri kabul edendir.
‘Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.’
(Al-i İmran-159)
Allah, kendisine inanıp, güvenenleri sever.
Ancak bu uyuşukluk ve hareketsizliğin bir mazereti değildir.
Tersine bütün güçlüklere karşın başarmamıza yardım edeceğine inandığımız Allah’a içten güven ve bu güvenin verdiği tükenmez umudun iman halini alışıdır.
“...Allah, hak ve adalet hususunda titiz olanları sever.” (Hucurat-9) İslâm’ın ana ilkelerinden birisi adalettir. İnsanlığın huzur ve saadet içinde yaşaması; yeryüzünde fitne ve fesat çıkarmayıp, yeryüzünün kâfirlerin, zalimlerin ve bozguncuların eline geçmemesi, dünyamızın mamur olması, insanı insan yapan temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçirilmesi ancak adalet ile olasıdır...
Allah, adil olanları sever...
İnananlara karşı adaletli davranmak; affedici olmak, eksiğini gidermek, derdine yardımcı olmak, sıkıntısını gidermek, güler yüzlü olmak gibi kardeşliğin gereklerini yerine getirmektir...
Allah’ın hepimizi sevdiği kulları arasına alması dileği ile...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Allah’ın sevdiği kullar...
Allah’ın sevdiği kullar...
Bir Cuma günü, Cuma vakti, Cami…
Cemaat tek-tük Camiye girmekte...
İmam kürsüde…
Girenlerin arasında… O da var…
Hızır (AS). Cemaatin arasında onlardan biri gibi gelmiş, bir köşeye oturmuş...
Kürsüde imam hutbeye başlıyor…
Hızır’ın yanına kırklarında bir adam gelip oturuyor.
Cami yavaş-yavaş dolmakta…
Hızır’ın (AS) yanına oturan Adam, bir müddet sonra uyuklar bir vaziyette sallanıyor, ha uyudu ha uyuyacak.
Hızır (AS) adamı dürtüklüyor;
- Uyukluyor gibisin, düşeceksin, der.
Adam;
- Uyumam, beni rahat bırak...
Hızır (AS) ses etmez, ancak ezan okundu okunacak, adam ha uyudu ha uyuyacak, bir daha dürtükler;
- Uyuyacaksın dedim, der.
Adam;
- Ben de sana uyumam, beni rahat bırak dedim. Rahat bırak beni. Rahat bırak yoksa Hızır olduğunu söylerim. Buradan çıkamazsın. Bu kalabalık sakalında bir tel bırakmaz..!
Hızır (AS) susar ve gözlerini kapar, boynunu büker ve Allah’a yönelerek;
- Ya Rabbim! Bu nasıl iştir. Bu kulun benim kim olduğumu bildi. Bu nasıl iştir ki bendeki listede bunun ismi yok.
yanıt gelir;
- Sana verilen listede beni sevenlerin isimleri var. O ise benim sevdiklerimden…
Allah sevdiklerinden etsin… Sevmek, seviyorum demek bir iddia.
İş sevilenlerden olmak…
Alıntı
Çıkarım:
Allah tarafından sevilmek, dinimizin bizi ulaştırması beklenen en büyük hedeftir.
Yüce Yaratan kendi rızasına ulaştıracak amelleri Kur’an-ı Kerim’de bizlere gösterdiği gibi, rahmetinden uzaklaştıracak amelleri de tek-tek sıralar.
Rabbimizin sevdiğini bildirdiği kulların kimler olduğu Kur’anı Kerim’de sıralanmaktadır.
Allah’ın sevdiği insanlar; “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”
“Allah çok tövbe edenleri sever ve içi dışı temiz olanları sever.” (Bakara-222)
Allah, maddi ve manevi anlamda temiz olanları sever.
Fıtratımızı her türlü kötülüklerden koruyarak, zihin ve gönüllerimizi kötülük ve çirkinliklerin esiri değil; iyilik ve güzelliklerin merkezi kılarak Allah’ın sevdiği bir kul olabiliriz.
Günah işleyen kul “gidecek başka kapım yok” dercesine yine Allah’a yönelmekte ve ondan af dilemektedir.
Bu nedenle Allah kendisine yönelen kalpleri, yalvaran dilleri ve açılan elleri geri çevirmez.
Çünkü Allah, ayıpları gizleyen, günahları affeden ve tövbeleri kabul edendir.
‘Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.’
(Al-i İmran-159)
Allah, kendisine inanıp, güvenenleri sever.
Ancak bu uyuşukluk ve hareketsizliğin bir mazereti değildir.
Tersine bütün güçlüklere karşın başarmamıza yardım edeceğine inandığımız Allah’a içten güven ve bu güvenin verdiği tükenmez umudun iman halini alışıdır.
“...Allah çevrelerine iyilik edenleri sever.” (Al-i İmran-134)
“...Allah sabredenleri sever.” (Al-i İmran-146)
“...Allah, hak ve adalet hususunda titiz olanları sever.” (Hucurat-9) İslâm’ın ana ilkelerinden birisi adalettir. İnsanlığın huzur ve saadet içinde yaşaması; yeryüzünde fitne ve fesat çıkarmayıp, yeryüzünün kâfirlerin, zalimlerin ve bozguncuların eline geçmemesi, dünyamızın mamur olması, insanı insan yapan temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçirilmesi ancak adalet ile olasıdır...
Allah, adil olanları sever...
İnananlara karşı adaletli davranmak; affedici olmak, eksiğini gidermek, derdine yardımcı olmak, sıkıntısını gidermek, güler yüzlü olmak gibi kardeşliğin gereklerini yerine getirmektir...
Allah’ın hepimizi sevdiği kulları arasına alması dileği ile...