Amerika Birleşik Devletleri'ndeki son dönemlerin en büyük protesto dalgası giderek büyüyor.

Columbia Üniversitesi'nde başlayan İsrail'e ve Biden yönetimine tepki eylemleri onlarca üniversiteye yayıldığı görülüyor.

Alınan güvenlik önlemleri ve polisin tavrı tartışmaları da sürüyor.

Manhattan'daki City College kampüsünde iki gündür süren Filistin destekçisi protestolarda ilk kez, kendilerini "New York Workers" olarak adlandıran işçiler ve bazı aktivistler de yer aldığı görülüyor.

City College öğrencilerinin okul kampüsünde kurduğu Gazze Dayanışma Kampında üniversitedeki öğrencilerin yaptığı protestoda Müslüman gençler, Cuma namazını birlikte kılarken, destek veren diğer protestocular ise, saygı gereği namaz esnasında protestolarına ara verdiği görülüyor.

New York'ta yaşayan Ortodoks Yahudi cemaatinin kimi üyeleri de ellerinde İsrail ve Siyonizm karşıtı pankartlarla katıldıkları protestoda, "Filistin'in haklı davasının yanında olduklarını" açıkça belirttikleri gözlemleniyor.

ABD ve Batı’nın birçok kentinde yapılan İsrail karşıtı protestolar ile bizim Gezi Parkı olaylarının birbirine hiç benzemediği, Gezicilerin ABD ve Batı Üniversite gençliğinden ders alması gerektiği gibi bir sonuca varıyor insan..!

* * *

İsrail'in Gazze'ye saldırılarının 6. ayını doldurmasına karşın hala sonlandırılmaması sonrasında, protestoların, ABD'de üniversitelerden başlayarak ivme kazanması ve tüm dünyaya yayılması işaretleri ortaya çıkarken, kimi STK ve işçi sendikaların da devreye girmesiyle, "Siyahi Hayatlar Önemlidir" benzeri, geniş çaplı bir sokak hareketine dönüşme olasılığını güçlendiriyor.

İsrail’i protesto eyleminde bulunan gençlerin kurdukları çadırlarda ara sıra sloganlar atmaları, ara-ara da ders çalıştıklarının gözlenmesi bizim ‘Gezicilerin’ ne eylem türüne, ne taleplerine ve ne de barışçıllığına hiç ama hiç benzemiyor..!

Kurdukları çadır alanından ayrılmayan ve içlerine başka birilerinin de girmesine izin vermeyen İsrail’i protesto eden gençlik ile içlerine her türlü terör Örgütü mensubunun, provokatörlerin girdiği, çevreyi yakıp yıkan ‘Geziciler’e hiç benzemiyor..!

* * *

Başlangıçta masum bir çevreci hareket gibi başlayan Gezi Parkı olaylarında Gezi Parkı eylemine destek veren kimi sanatçıların ve göstericilerin uyarısıyla vatandaşların büyük bölümü Taksim Gezi Parkı'ndan ayrılmıştı bilineceği gibi.                             

Meydan da marjinal grupların rahatça propaganda yapabildikleri mekan haline gelmişti.

Ve yasa dışı örgütler de kendilerine taban oluşturma çabasına girmişti.

Ne ki ABD’de ve Batı’daki Üniversite gençliği oldukça disiplinli ve sonuç amaçlı protestolar gibi görünüyor.

Gezi Parkı olayları ‘çevreci’ söylemlerle başlasa da  sonradan bir kalkışmaya dönüştü. 

Sanki devleti ve milleti hedef alan bir kalkışma girişimiydi... 

Gezi’de terör örgütlerinin paçavralarının Atatürk Kültür Merkezi’nin üzerine asıldığını hepimiz görmedik mi?

Aylarca da süren Gezi olayları ekonomimize de ciddi zararlar vermedi mi?

Sosyal medyadan yapılan paylaşımlara bakıldığında da çoğunluğunun yurt dışı kaynaklı olduğu görülen bu kalkışmanın Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini istemeyen yurt dışı destekli büyük bir operasyon olduğu bu gün artık bilinen bir gerçek...