Ormanda araştırma yapan Fizikçi, Matematikçi, Kimyacı, Jeolog ve Antropolog yağmura yakalanırlar.

Hemen yakınlarındaki bir orman evine giderek yardım isterler.

Ev sahibi konuklarını güler yüzle karşılayarak bir şeyler ikram etmek için hemen mutfağa geçer.

Bu sırada ekiptekilerin gözüne evdeki soba takılır.

Soba yerden bir metre kadar yukarı konularak, altına taşlarla destek yapılmıştır.

Ekiptekiler değişik mesleklerden kişiler oldukları ve tartışmayı da sevdikleri için bu konuda kafa yormaya ve durumu kendi açılarından yorumlamaya başlarlar.

Kimyacı, “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış” der.

Fizikçi, “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş” diye yorumlar.

Jeolog, “Tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış” der.

Matematikçi, “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış” der…

Bizimkiler aralarında böyle konuşurken ev sahibi çay tepsisiyle içeri girer ve hep birlikte ona sobanın böyle yukarıda olmasının nedenini sorarlar.

Her biri kendi görüşünün doğru çıkacağı beklentisindedir…

Ama durum hiç de bekledikleri gibi değildir…

Adamdan hiç birinin beklemediği çok ilginç ama doğal bir yanıt gelir.

“Boru yetmedi...”

Kıssadan hisse:

Yaşama hangi pencereden baktığımızı, hangi şeyleri öncelikli tuttuğumuzu, aldığımız eğitim, edindiğimiz önyargılar, savunduğumuz ideoloji, kültürümüz, değerlerimiz ve beklentilerimiz gibi pek çok faktör bakış açımızı belirler.

Yaşama farklı önceliklerle ve farklı pencerelerden bakan insanlar aynı olayı farklı farklı yorumlayabilirler.

Olaylara farklı farklı bakmamızda sosyal statünün önemli bir etken olduğu da görülür.

Çünkü sosyal hak ve sorumluluklarımız, ödevlerimiz, gereksinim ve beklentilerimiz farklı farklıdır.

Farklı bakış açılarına sahip olmamızı sağlayan bir etken de çıkarlarımızdır.

Bakış açımızdaki farklılıklarla ilgili olarak öncelikler ve ideolojiler de önemli bir yer tutar.

Toplumsal öğrenilmişlik de bakış açımızda değişikliklere neden olur.

Tabii en önemli farklılık nedenlerimizden birisi de önyargılardır.

Nasıl ki küçük bir bebek yılandan korkmazken yılan hakkında herhangi bir yargısı yokken ailesinin tepkilerini izliyor ve korkması gerektiğini öğreniyorsa, her birey içinde yaşadığı çevre tarafından yıllar geçtikçe nelerden korkması gerektiği, nelerin iyi nelerin kötü olduğu konusunda önyargılar ile dolar.

Sosyal olayların, farklı bakış açılarından bakıldığında farklı görülebileceğini bilmemiz ve bu konuda yeterince farkındalığımızın oluşmuş olması, farklı bakış açılarına saygı duymamızı da sağlayacaktır.

İhtilaflı konularda duygudaşlık yapabilmemizi, karşı tarafın duygu ve düşüncelerini daha iyi anlayabilmemizi kolaylaştıracaktır.

Farklı yaklaşımlara saygı duymalı, onların yaklaşımlarını dikkatle incelemeli ve en doğruya, yararlı olana ulaşmaya çalışmalıyız.

Sosyal yaşamda hangi bakış açısının mutlak gerçekliği en iyi şekilde yansıttığını bulabilmek için öncelikle kendi bakış açımıza eleştirel olarak yaklaşabilmemiz gerekir.

Olayları doğru okumamıza etki eden yanlılıklarımızı, önyargılarımızı, ben merkezliğimizi, tek yönlü-dar açıdan bakışımızı ve daha başka hangi etken gerçeği görmemizi engelliyor ise bu engellerimizi tanımadan, fark etmeden gerçeklere ulaşamayız.

Farklı isteklerimiz, birbirinden bağımsız hedeflerimiz varken neden düşüncelerimiz aynı olsun ki?