Hava Durumu

Daha adil bir dünya... Ama nasıl..?

Yazının Giriş Tarihi: 07.08.2025 21:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.08.2025 21:11

Bugün dünya genelinde en fazla gereksinim duyulan konuların başında adalet gelmekte...

Merhametini yitirmiş bir çağda bizlere adaletin temsilcisi, vicdanların sesi olma sorumluluğu düşmekte.

İnsanlığın başlangıcından bu yana insanlık hep bu sorunun üzerine kafa yormakta.

Adalet, her şeyi olması gereken yere koymak, olması gerektiği gibi kullanmak, hakkı hak sahibine vermek demek...

Herkese yahut her şeye layık olduğu şekilde davranmak adil olmanın gereğidir.

Batılı ülkeler bu düzenin kurucusu olmalarına karşın ne yazık ki bu sorunlarla gerçekçi bir şekilde yüzleşmek yerine, sorunları dünyanın diğer bölgelerine öteleyip kendilerini ayrıcalıklı bir konuma getirmenin peşinde oldular hep...

Kendi konforlarını sürdürmek adına dünyanın diğer bölgelerinde, yine uluslararası düzenin çarpıklıklarının neden olduğu sorunlardan kaçmaya çalışmaktalar.

Demokrasi söyleminin havariliğini yaparken kendi dışındaki ülkelerdeki demokrasiyle ilişkisini harita üzerinden kuran bir Batı dünyasıyla karşı karşıyayız ne yazık ki...

* * *

Gerçekten adaletsizlikten söz edeceksek eğer, bu çoğu zaman gözlerden kaçırılmaya çalışılan ama yaşamlarımıza çokça dokunan yerlerde aranmalı önce.

Dünyada gelir ve servet adaletsizliği büyüdükçe büyüyor.

Varsıllar servetlerine servet katarken, yoksulluk içindeki kitleler umarsızca kıvranıyor...

Orta sınıflar güç yitirmeyi sürdürmekte...

Ekonomik eşitsizlik çok derin ve önemli bir konu...

Adalet, bütün düzen ve isyanlara tanıklık eden bir kavram...

Adalet, günlük yaşamda sıkça referans gösterilen bir kavram yani...

Haksızlığa uğradığını düşünen birisinin bu dünyada adaletin olmadığını söylemesi, mahkemeden kendi lehine hüküm alan birisinin ‘Adalet yerini buldu’ demesi sıkça yaşanmakta.

Özel mülkiyeti ve özgür girişimi yasaklayan, devlet için bireyleri feda edip insani yetenekleri kısırlaştıran, ahlakı yozlaştıran komünist sistem de, faiz ve fırsatçılık yoluyla sömürü düzenini kalıcılaştıran kapitalist düzen de sorunu çözememekte...

İnsanları köleleştirmeyi amaçlayan küreselleşmenin de çözemeyeceği çok açık...

* * *

Ama har şeye karşın daha adil bir dünya düzeni olanaklı ve olmalı...

Ama nasıl, nasıl olacak, hangi yolla?

Ütopya değil, gerçekten oluşturulabilecek bir adaletten söz ediyorum.

Ulaşılabilir bir adaletli bir düzen...

Her şeyin mükemmel olduğu bir hayali bir şeyden söz etmiyorum.

Kuşkusuz mükemmelliğe ulaşmak olası değil ama ulaşmaya çalışmak bile dünyayı daha iyi bir yere getirmez mi?

Belki toplum olarak bugün olduğumuzdan çok daha iyi bir yerde olmamızı sağlayacak kadar iyi olamaz mı?

Birbirini sömürmeyen bir toplum hayali bize ne zarar verebilir? Herkesin teknolojik ilerlemeye ve toplumu daha iyi bir yer haline getirmeye katkıda bulunduğu, birbirini sömürmek ve öldürmek yerine, bir toplum rüyası bize ne zarar verebilir ki?

* * *

Sanırım günümüz dünyasında, hepimiz yolumuzu yitirmiş gibiyiz.

Hepimiz salt yaşamak için yaşıyoruz...

İnsan hangi ülkelerde ya da hangi coğrafyada doğacağını kendisi seçemiyor.

Dünyada kimi ilişkiler barış, güvenlik ve refah içindeyken, kimi zamanlar bitmek bilmeyen çatışma ve şiddet olmakta.

Bu durum ekonomik büyümelerin ve refahın geniş toplum kesimlerine dağıtılmasını engelliyor.

Dolayısıyla önce savaşların engellenmesi gerekiyor...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.