Günümüzde ‘modern anlamda kölelik’ olarak adlandırılan; kadınların, çocukların ve erkeklerinsömürü amacıyla kaçırılması, zorla alıkonulması ve zorla çalıştırılması olarak tanımlanan ‘insan ticareti’ temel insan haklarının ihlali olarak görülmektedir.
İnsan ticareti, yoksulluk ve daha iyi yaşam isteği, toplumsal değerlerin yok edilmesi, politik ve ekonomik alanda kaynak ülkelerde baş gösteren sorunlar, ucuz işgücü ve eğlence sektöründe mevcut talep, suçtan elde edilen menfaatin yüksek olması, cezaların halen bazı ülkelerde caydırıcılıktan uzak olması gibi nedenlerle tüm dünyada yaygın olarak yaşanmaktadır...
Türkiye’de de bireyden devlet güvenliğine kadar çok geniş bir yelpazede zararları bulunan bu suç türüyle mücadele çalışmaları; hedef ülke konumunda ve yabancı merkezli insan ticareti akımları almakta olan ülkemizde, her alanda kararlı şekilde sürdürülmekte ve ülkemiz uluslararası camianın sorumlu bir üyesi olarak üzerine düşen her türlü önlemi almaktadır.
* * *
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan’ı iken geçtiğimiz haftalarda
Türkiyeİnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanlığı’na atanan Fahrettin Altun başkanlığında yeni dönemle ilgili yapılan ilk Kurul toplantısında Dünya İnsan Ticaretiyle Mücadele konusunda önemli açıklamalarda bulunuldu.
Altun, temel amacının insan onurunu esas alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olan Kurulun, her türlü ön yargının ve ayrımcılığa dayalı nefret söyleminin son bulduğu, eşitlikçi bir dünya inşa edilmesini hedeflediğini belirtti.
* * *
Savaşlar, çatışmalar, küresel krizler, ekonomik yetersizlikler ve iklim değişikliği gibi nedenlerle pek çok kişi ülkesi içerisinde yahut sınır aşan şekilde göç etmek zorunda kalmaktadır.
Yerinden edilmenin, ekonomik eşitsizliklerin ve yetersizliklerin etkilediği milyonlarca insan, insan tacirlerinin sömürüsüne karşı savunmasız kalmaktadır.
Yasal statü sahibi olmayanlar, yoksullar, eğitim, sağlık ve işe erişimde asgari standartların altında kalanlar, ayrımcılık, taciz, şiddet vb. durumlarla karşılaşıp kırılganlığı artan kişiler, genellikle insan tacirlerinin hedefi haline gelmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 2013'te aldığı kararla 30 Temmuz, Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü olarak dünyaya duyurulmuştur.
İnsan ticareti; insan onurunu görmezden gelen organize suçlardan olup, en ağır insan hakkı ihlalidir.
Her yıl başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere binlerce insan kendi ülkelerinde yahut göç etmek durumunda kaldıkları yerlerde insan tacirlerinin mağduru olmaktadır.
İnsan ticareti dünyanın hemen her coğrafyasında görülebilmektedir. Bu çerçevede tüm devletlerin insan ticaretiyle etkin mücadele etme sorumluluğu bulunmaktadır.
* * *
İnsan ticaretiyle mücadelenin esasları temel iki uluslararası sözleşmeyle düzenlenmiştir.
İlki 2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 2003 yılında ülkemizin taraf olduğu ‘Sınır aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol’ kısa adıyla Palermo Protokolü’dür.
İkincisi Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’dir. Sözleşme Türkiye tarafından 9 Mart 2009'da imzalanmış olup, 30 Ocak 2016’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiştir.
Türkiyeİnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanlığı’nın
İnsan Ticaretiyle Mücadelede en ağır insan hakları ihlallerinden biri olan insan ticaretinin önlenmesi konusundaönemli çalışmalar yapacaklarına inanıyor, kutluyorum...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Dünya İnsan Ticaretiyle mücadele Günü...
Günümüzde ‘modern anlamda kölelik’ olarak adlandırılan; kadınların, çocukların ve erkeklerin sömürü amacıyla kaçırılması, zorla alıkonulması ve zorla çalıştırılması olarak tanımlanan ‘insan ticareti’ temel insan haklarının ihlali olarak görülmektedir.
İnsan ticareti, yoksulluk ve daha iyi yaşam isteği, toplumsal değerlerin yok edilmesi, politik ve ekonomik alanda kaynak ülkelerde baş gösteren sorunlar, ucuz işgücü ve eğlence sektöründe mevcut talep, suçtan elde edilen menfaatin yüksek olması, cezaların halen bazı ülkelerde caydırıcılıktan uzak olması gibi nedenlerle tüm dünyada yaygın olarak yaşanmaktadır...
Türkiye’de de bireyden devlet güvenliğine kadar çok geniş bir yelpazede zararları bulunan bu suç türüyle mücadele çalışmaları; hedef ülke konumunda ve yabancı merkezli insan ticareti akımları almakta olan ülkemizde, her alanda kararlı şekilde sürdürülmekte ve ülkemiz uluslararası camianın sorumlu bir üyesi olarak üzerine düşen her türlü önlemi almaktadır.
* * *
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan’ı iken geçtiğimiz haftalarda
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanlığı’na atanan Fahrettin Altun başkanlığında yeni dönemle ilgili yapılan ilk Kurul toplantısında Dünya İnsan Ticaretiyle Mücadele konusunda önemli açıklamalarda bulunuldu.
Altun, temel amacının insan onurunu esas alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olan Kurulun, her türlü ön yargının ve ayrımcılığa dayalı nefret söyleminin son bulduğu, eşitlikçi bir dünya inşa edilmesini hedeflediğini belirtti.
* * *
Savaşlar, çatışmalar, küresel krizler, ekonomik yetersizlikler ve iklim değişikliği gibi nedenlerle pek çok kişi ülkesi içerisinde yahut sınır aşan şekilde göç etmek zorunda kalmaktadır.
Yerinden edilmenin, ekonomik eşitsizliklerin ve yetersizliklerin etkilediği milyonlarca insan, insan tacirlerinin sömürüsüne karşı savunmasız kalmaktadır.
Yasal statü sahibi olmayanlar, yoksullar, eğitim, sağlık ve işe erişimde asgari standartların altında kalanlar, ayrımcılık, taciz, şiddet vb. durumlarla karşılaşıp kırılganlığı artan kişiler, genellikle insan tacirlerinin hedefi haline gelmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 2013'te aldığı kararla 30 Temmuz, Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü olarak dünyaya duyurulmuştur.
İnsan ticareti; insan onurunu görmezden gelen organize suçlardan olup, en ağır insan hakkı ihlalidir.
Her yıl başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere binlerce insan kendi ülkelerinde yahut göç etmek durumunda kaldıkları yerlerde insan tacirlerinin mağduru olmaktadır.
İnsan ticareti dünyanın hemen her coğrafyasında görülebilmektedir. Bu çerçevede tüm devletlerin insan ticaretiyle etkin mücadele etme sorumluluğu bulunmaktadır.
* * *
İnsan ticaretiyle mücadelenin esasları temel iki uluslararası sözleşmeyle düzenlenmiştir.
İlki 2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 2003 yılında ülkemizin taraf olduğu ‘Sınır aşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol’ kısa adıyla Palermo Protokolü’dür.
İkincisi Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’dir. Sözleşme Türkiye tarafından 9 Mart 2009'da imzalanmış olup, 30 Ocak 2016’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiştir.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanlığı’nın
İnsan Ticaretiyle Mücadelede en ağır insan hakları ihlallerinden biri olan insan ticaretinin önlenmesi konusunda önemli çalışmalar yapacaklarına inanıyor, kutluyorum...