Ülke olarak bir süredir yaşamakta olduğumuz yüksek enflasyon, yaşam pahalılığı, fahiş fiyat artışı gibi tanımlar ekonomi literatüründe farklı şekillerde açıklansa da aslında belirli gelirli, geniş halk yığınları için tanım çok açık ve nettir, kolaydır...
Yiyecek, içecek, ulaşım ve barınma için gerekli olan maddelerin pahalı olmasıdır.
Dahası ve çok daha kötüsü bu pahalılığın günden güne, geçerli ve mantıklı hiçbir gerekçesi yokken artmasıdır...
Ne yazık ki Türkiye’de bir süredir böyle bir süreç yaşanmaktadır...
Kuşkusuz bunun salt Türkiye’ye özgü olmadığı, dünyanın pek çok yerinde yaşandığı doğrudur...
Ne ki, Türkiye’de farklı olan enflasyonun ticari ahlakı bozduğudur..!
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, muhalif olduğu dönemlerde yaşanan enflasyon ve yaşam pahalılığı ile ilgili konuştuğunda; ‘Enflasyon ahlakı bozar’ derdi...
* * *
Her gün hemen hepimiz marketlere, pazarlara gittiğimizde görmez miyiz ki, dünkü fiyatların üzerine bu gün farklı etiketler konmuş olmasın..?
Dünün fiyatlarının üzerine artışlar yapılmış, nedensiz, gerekçesiz..!
Çoğumuz tanık olmuyor muyuz bu görüntülere?
Bunu nasıl açıklamak gerekiyor?
Belli ki satıcı yaşam pahalılığına yetişmek, kendi çarklarını çevirebilmek için kafasına göre fiyat koymuş...
Bunu serbest piyasa mantığı ile açıklamak kuşkusuz doğru değildir...
Yapılan ‘üçkâğıtçılık, fırsatçılık, ahlaksızlık’ değilse nedir?
Ahlak, toplumdaki düşünce, duygu, gelenek, görenek, kültür gibi değerlerin bütünsel bir toplamıdır...
Dürüstlük, herkesin sahip olması gereken en önemli ahlaki değerdir.
Ticari ahlak ise, ürün yahut hizmetinvaat ettiği ile sunduğunun aynı olması, ürünün salt satılana kadar değil sonrasında da arkasında durulması, yasal prosedürlere uyulması, paydaşlara karşı açık ve şeffaf olunması ile sağlanacak ticari bir erdemdir.
Bireysel ilişkilerimizde, ister iş yaşamımızda ahlak kuralları hep aynıdır.
Ahlaklı olmak demek, yalan söylememek, aldatmamak, çalmamak, rüşvet alıp vermemektir.
* * *
Hangi ülke, hangi sektör olursa olsun, geçerli olan, bu ahlak kurallarıdır.
Bu kurallar kişilere yahut kurumlara göre değişmez...
İş yaşamımızda da, günlük yaşamımızda da aynı ahlak kurallarına tabidir.
Nasıl özel ilişkilerimizde dürüst olmak zorundaysak, iş yaşamımızda da dürüst olmak zorundayız.
Yalan söylemek, gerçeği gizlemek, aldatmak, hile yapmak salt bireysel ilişkilerimizde değil, her yerde ve her alanda, ahlaksızlık değil midir?
İnancımıza göre de öyle değil midir?
* * *
Öte yandan enflasyon, toplumsal bölünmeleri derinleştiriyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlikler, toplumun çeşitli kesimlerinde huzursuzluğa neden oluyor.
Bu bölünmeler, dayanışma kültürünün zayıflamasına ve ahlaki değerlerin göz ardı edilmesine yol açıyor...
Yani enflasyon, salt ekonomik bir sorun olarak değil, aynı zamanda toplumsal ahlak üzerinde de derin izler bırakan bir olgudur.
O nedenle ahlaksızlıkları devletin salt izlemesiyle yetinmesi doğru değildir.
Devletin denetleme, yaptırımuygulama gibi görevleri vardır...
O nedenle vatandaşa düşen kadar devlete de görevler düşmektedir...
Fahiş fiyatla, ticari ahlaksızlıkla mücadelede devletin de daha duyarlı ve titiz olma gibi bir zorunluluğu olduğu açıktır...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Enflasyonun ticari ahlaka etkisi...
Ülke olarak bir süredir yaşamakta olduğumuz yüksek enflasyon, yaşam pahalılığı, fahiş fiyat artışı gibi tanımlar ekonomi literatüründe farklı şekillerde açıklansa da aslında belirli gelirli, geniş halk yığınları için tanım çok açık ve nettir, kolaydır...
Yiyecek, içecek, ulaşım ve barınma için gerekli olan maddelerin pahalı olmasıdır.
Dahası ve çok daha kötüsü bu pahalılığın günden güne, geçerli ve mantıklı hiçbir gerekçesi yokken artmasıdır...
Ne yazık ki Türkiye’de bir süredir böyle bir süreç yaşanmaktadır...
Kuşkusuz bunun salt Türkiye’ye özgü olmadığı, dünyanın pek çok yerinde yaşandığı doğrudur...
Ne ki, Türkiye’de farklı olan enflasyonun ticari ahlakı bozduğudur..!
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, muhalif olduğu dönemlerde yaşanan enflasyon ve yaşam pahalılığı ile ilgili konuştuğunda; ‘Enflasyon ahlakı bozar’ derdi...
* * *
Her gün hemen hepimiz marketlere, pazarlara gittiğimizde görmez miyiz ki, dünkü fiyatların üzerine bu gün farklı etiketler konmuş olmasın..?
Dünün fiyatlarının üzerine artışlar yapılmış, nedensiz, gerekçesiz..!
Çoğumuz tanık olmuyor muyuz bu görüntülere?
Bunu nasıl açıklamak gerekiyor?
Belli ki satıcı yaşam pahalılığına yetişmek, kendi çarklarını çevirebilmek için kafasına göre fiyat koymuş...
Bunu serbest piyasa mantığı ile açıklamak kuşkusuz doğru değildir...
Yapılan ‘üçkâğıtçılık, fırsatçılık, ahlaksızlık’ değilse nedir?
Ahlak, toplumdaki düşünce, duygu, gelenek, görenek, kültür gibi değerlerin bütünsel bir toplamıdır...
Dürüstlük, herkesin sahip olması gereken en önemli ahlaki değerdir.
Ticari ahlak ise, ürün yahut hizmetin vaat ettiği ile sunduğunun aynı olması, ürünün salt satılana kadar değil sonrasında da arkasında durulması, yasal prosedürlere uyulması, paydaşlara karşı açık ve şeffaf olunması ile sağlanacak ticari bir erdemdir.
Bireysel ilişkilerimizde, ister iş yaşamımızda ahlak kuralları hep aynıdır.
Ahlaklı olmak demek, yalan söylememek, aldatmamak, çalmamak, rüşvet alıp vermemektir.
* * *
Hangi ülke, hangi sektör olursa olsun, geçerli olan, bu ahlak kurallarıdır.
Bu kurallar kişilere yahut kurumlara göre değişmez...
İş yaşamımızda da, günlük yaşamımızda da aynı ahlak kurallarına tabidir.
Nasıl özel ilişkilerimizde dürüst olmak zorundaysak, iş yaşamımızda da dürüst olmak zorundayız.
Yalan söylemek, gerçeği gizlemek, aldatmak, hile yapmak salt bireysel ilişkilerimizde değil, her yerde ve her alanda, ahlaksızlık değil midir?
İnancımıza göre de öyle değil midir?
* * *
Öte yandan enflasyon, toplumsal bölünmeleri derinleştiriyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlikler, toplumun çeşitli kesimlerinde huzursuzluğa neden oluyor.
Bu bölünmeler, dayanışma kültürünün zayıflamasına ve ahlaki değerlerin göz ardı edilmesine yol açıyor...
Yani enflasyon, salt ekonomik bir sorun olarak değil, aynı zamanda toplumsal ahlak üzerinde de derin izler bırakan bir olgudur.
O nedenle ahlaksızlıkları devletin salt izlemesiyle yetinmesi doğru değildir.
Devletin denetleme, yaptırım uygulama gibi görevleri vardır...
O nedenle vatandaşa düşen kadar devlete de görevler düşmektedir...
Fahiş fiyatla, ticari ahlaksızlıkla mücadelede devletin de daha duyarlı ve titiz olma gibi bir zorunluluğu olduğu açıktır...