İsrail'in 7 Ekim'den bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde son 24 saatte öldürülenlerin sayısı 290 kişi artarak 18 bine yükseldiği, enkaz altındaki insan sayısının en az 10 bin, yaralı sayısının da 50 bin dolayında olduğu belirtiliyor.
Dünya halklarının tüm protestolarına aldırmayan İsrail saldırılarını arttırarak sürdürüyor...
Birleşmiş Milletler’in adaletsiz yapısı katliamları durduramıyor.
Güvenlik Konseyi'nde (BMGK), Birleşip Arap Emirlikleri ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 80'den fazla ülkenin eş sunucusu olduğu karar tasarısı, düzenlenen acil oturumda ele alınsa da 15 üyeli Güvenlik Konseyi'nin 13 üyesi ateşkes taslağının lehine oy kullandı, İngiltere ‘Çekimser’, ABD ise tek başına ateşkesi ret etti.
Yani Gazze’de insanlık dramı sürümekte...
* * *
Oysa BM Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nikabul ettiği bu günün kutlanmasına bir gün kala BM’den çıkan bu karar artık BM’lerin kuruluş amaçlarını hiçbir biçimde gerçekleştiremeyeceğini, adaleti sağlayamayacağını bir kez daha gösterdi.
Eşitlik, yaşam için gerekli sosyal, ekonomik ürün, hizmet gibi olanakların güvence altına alınması düşüncesiyle kurulmuş BM’in kuruluş amaçlarını gerçekleştirebilecek bir yapı olmadığı artık bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış oldu.
Oysa bu BM’in kabul ettiği Bildirgeye göre ‘Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır.’ deniyordu.
Ve yine aynı Bildirge’de ‘Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsanî, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz’ deniyordu.
Bütün bunları güvence altında tutamayan bir Birleşmiş Milletler var yani.
* * *
Birleşmiş Milletler insan Hakları Evrensel Bildirgesi 75 yıl önce büyük umutlarla kabul edilmişti.
Kuşkusuz bu belge daha adil daha özgür, daha insan odaklı bir dünya ideallerini uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürmeli.
Küresel barışın ve istikrarın tesisine rehberlik etmeli...
Her ne kadar insan hakları ihlallerini sona erdirememiş olsa da bu bildirgeyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak görmek ama bu konuda daha duyarlı olunması gerekliliği açık.
BM’yi bir an önce güncellemek ve temel amaçlarını lâyıkıyla yerine getiren bir kuruluşa dönüştürebilecek daha demokratik bir yapıya kavuşturmak dünya barışı için büyük önem taşıyor.
* * *
Birleşmiş Milletler’de durum buyken dünyanın diğer Sivil Toplum Kuruluşları’nda da durum çok farklı değil.
Kuşkusuz birçok Sivil Toplum Kuruluşu çeşitli araçlarla katliamların önlenmesini, ateşkesin sağlanmasını haykırıyor ama kimilerinden de ses çıkmıyor.
Küresel çevre sorunlarını ortaya çıkarmak, yeşil ve barış dolu bir gelecek için gereken çözümleri sunmak amacıyla bağımsız kampanyalar yürütme savında olan Greenpeace, iklim değişiminden, balinaların yaşam hakkından sıkça söz ediyor, Türkiye’deki her türlü enerji üretimine yönelik her türlü girişimi eleştiriyor ama İsrail’in soykırımına sessiz kalıyor.
Rüzgâr enerjisi için rüzgâr tribünlerinin kuşlara zarar verdiğini ileri sürebilen kimi uluslararası örgütler de İsrail’in Gazze’de bütün canlı yaşamı bombalarla yok etmesi karşısında gözleri kör, kulakları sağır olabiliyor..!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Evrensel İnsan Haklarına ne oldu?
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde son 24 saatte öldürülenlerin sayısı 290 kişi artarak 18 bine yükseldiği, enkaz altındaki insan sayısının en az 10 bin, yaralı sayısının da 50 bin dolayında olduğu belirtiliyor.
Dünya halklarının tüm protestolarına aldırmayan İsrail saldırılarını arttırarak sürdürüyor...
Birleşmiş Milletler’in adaletsiz yapısı katliamları durduramıyor.
Güvenlik Konseyi'nde (BMGK), Birleşip Arap Emirlikleri ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 80'den fazla ülkenin eş sunucusu olduğu karar tasarısı, düzenlenen acil oturumda ele alınsa da 15 üyeli Güvenlik Konseyi'nin 13 üyesi ateşkes taslağının lehine oy kullandı, İngiltere ‘Çekimser’, ABD ise tek başına ateşkesi ret etti.
Yani Gazze’de insanlık dramı sürümekte...
* * *
Oysa BM Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul ettiği bu günün kutlanmasına bir gün kala BM’den çıkan bu karar artık BM’lerin kuruluş amaçlarını hiçbir biçimde gerçekleştiremeyeceğini, adaleti sağlayamayacağını bir kez daha gösterdi.
Eşitlik, yaşam için gerekli sosyal, ekonomik ürün, hizmet gibi olanakların güvence altına alınması düşüncesiyle kurulmuş BM’in kuruluş amaçlarını gerçekleştirebilecek bir yapı olmadığı artık bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış oldu.
Oysa bu BM’in kabul ettiği Bildirgeye göre ‘Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır.’ deniyordu.
Ve yine aynı Bildirge’de ‘Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsanî, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz’ deniyordu.
Bütün bunları güvence altında tutamayan bir Birleşmiş Milletler var yani.
* * *
Birleşmiş Milletler insan Hakları Evrensel Bildirgesi 75 yıl önce büyük umutlarla kabul edilmişti.
Kuşkusuz bu belge daha adil daha özgür, daha insan odaklı bir dünya ideallerini uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürmeli.
Küresel barışın ve istikrarın tesisine rehberlik etmeli...
Her ne kadar insan hakları ihlallerini sona erdirememiş olsa da bu bildirgeyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak görmek ama bu konuda daha duyarlı olunması gerekliliği açık.
BM’yi bir an önce güncellemek ve temel amaçlarını lâyıkıyla yerine getiren bir kuruluşa dönüştürebilecek daha demokratik bir yapıya kavuşturmak dünya barışı için büyük önem taşıyor.
* * *
Birleşmiş Milletler’de durum buyken dünyanın diğer Sivil Toplum Kuruluşları’nda da durum çok farklı değil.
Kuşkusuz birçok Sivil Toplum Kuruluşu çeşitli araçlarla katliamların önlenmesini, ateşkesin sağlanmasını haykırıyor ama kimilerinden de ses çıkmıyor.
Küresel çevre sorunlarını ortaya çıkarmak, yeşil ve barış dolu bir gelecek için gereken çözümleri sunmak amacıyla bağımsız kampanyalar yürütme savında olan Greenpeace, iklim değişiminden, balinaların yaşam hakkından sıkça söz ediyor, Türkiye’deki her türlü enerji üretimine yönelik her türlü girişimi eleştiriyor ama İsrail’in soykırımına sessiz kalıyor.
Rüzgâr enerjisi için rüzgâr tribünlerinin kuşlara zarar verdiğini ileri sürebilen kimi uluslararası örgütler de İsrail’in Gazze’de bütün canlı yaşamı bombalarla yok etmesi karşısında gözleri kör, kulakları sağır olabiliyor..!