İngiltere'de yargıçların maaşı yokmuş.

Onun yerine gereksinimleri oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri varmış.
İngiliz devleti Yargıçlarına o kadar güveniyormuş yani.
Bir gün Yargıcın biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş.

Tabi ortalık birbirine girmiş...
Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa falan telefon etmişler.
Ancak aradıkları yerden gelen yanıt aynıymış; “Ödeyin”!
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş.

Yargıçtan ertesi gün gelmesi rica edilmiş.
Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış ve ertesi gün Yargıca teslim edilmiş.

Aradan birkaç gün geçmiş...
Yargıç yeniden bankaya gelmiş ve parayı bankaya geri vermek istediğini söylemiş.

Banka yönetimi şaşırıp kalmış.
Hemen Adalet Bakanlığını aramışlar.
Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve Yargıca hareketinin nedenini sormuşlar.
Yargıç da;
"Kraliçenin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" yanıtını vermiş.
Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün yargıç azledilmiş.

Adalet Bakanlığı Yargıca gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış;
"Kraliçenin hükümetinin saygın bir yargıcı devletine güvenmiyor ve onu sınamaya kalkıyorsa eğer, devlet ona asla güvenmez."
Güven çok ince bir çizgidir...

Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey iki taraflı olmasıdır.

(Türk Hukuk Sitesinden alıntı)

Kıssadan Hisse:

Güven, sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin en önemli unsurudur.

Güven, salt bir duygudan ibaret de değildir...

‘Dürüstlük, açıklık, tutarlılık, sadakat, yakınlık, bağlılık, tahmin edilebilirlik’ gibi pek çok kavramdan oluşan çok geniş kapsamlı bir olgudur.

Güven, bütün sosyal ilişkilerin temelidir.

Eşler, kardeşler, çocuklarla ebeveyn, işverenle çalışanlar, yöneticilerle yönetilenler, devlet ile birey ve kurumlar arasında işlerin yolunda gitmesi için güven gerekir.

İnsan potansiyelini o zaman kullanabilir, güzel duygularını sergileyebilir, yapabileceklerini yapar, yenilikleri dener.

Aksi halde ilişkiler mekanikleşir, yaşam robotlaşır, maddî-manevî kazanç yolları kapanır.

Güven duygusunun zayıf olduğu ortamda çalışanların enerjisi dedikodu ve komplo senaryoları ile tüketilir.

* * *

Devlete güven konusu ise çok boyutlu bir konudur.

Konunun kültürel, dinsel, ekonomik, politik, ebeveynlik ve psikolojik gibi birçok yönü bulunmaktadır.

Başka bir anlatımla, devlete güveni denetleme ve yönlendirme gibi pek çok unsur vardır.

Özellikle son yıllarda küreselleşen dünyada halkın devlete duyduğu güven daha da bir öne çıkmıştır.

Toplum ve devlet arasındaki güvenin sarsılması halinde toplumsal sözleşemeye dayalı ilişki zarar görebilir ve devlet meşruiyetini yitirebilir.

Devlet ile halk arasındaki ilişkinin zarar görmemesi ve aradaki güven duygusunun sarsılmaması için kamu kurumlarının hukuk ve etik ilkelere bağlı çalışması, halka hesap verebilmesi, faaliyetlerinde şeffaflığı sağlaması önemlidir.

Aynı şekilde devlette görev alanlar da, diğer çalışanlar da devlete güvenmelidirler.

EYT konusu bu konuda güzel bir örnektir.

8 Eylül 1999'dan önce sigortalı olanların emekliliği hak etme koşullarının sonradan değiştirilmesi devlete olan güveni sarsmıştır.

Yıllar sonra AK Parti bu sorunu çözme yolunda adım atmıştır...