Yeni yılın bu gün ilk günü...

Hiç kuşkusuz yeni yıla girmek her insanı heyecanlandırır...

Yeni yıl demek yeni umutlar demektir çünkü...

Geçen yılda yaşanan kötü olaylar sonrasında içine girdiğimiz yeni yıl inşallah yeni bir başlangıç olur...

Umut herkesin hakkı ve yaşamın dinamosu, buna kimsenin itirazı olamaz.

Ancak beklentileri karşılamak için çaba da göstermek, özveri ve kararlılık gerektirmekte kuşkusuz...

Her yeni yıl için yaşantımızda önemli değişiklikler yapmak için birçok kararlar alırız.

Kilo vermek, sigarayı bırakmak, spora başlamak, yeni bir iş kurmak, yeni bir kitap yazmak ve dargınlıkları sonlandırmak gibi…

Ne ki, bunların birçoğu gerçekleşmez genellikle, gelecek yıla aktarılır çoğu..!

Kimileri de planlarını gerçekleştirir, yeni planlar yapar...

* * *

Hepimiz yaşam kalitemizi arttırmak, daha mutlu olmak, her şey yolunda gitsin isteriz.

Ancak bunlar için özveri ve kararlılık gerekmekte olduğumuzun da bilincinde olmamız gerekir.

Neyin ‘Hayır’ ve neyin ‘Şer’ olduğunu bilemeyiz...

‘Hayır’ bildiklerimizde ‘şer’, ‘şer’ bildiklerimizde ‘hayır’ olabilir...

Yeni yıldaki hedefler ve beklentiler aslında bir değişim isteğidir. Değişimin ilk adımı ise değişime bağlılıktır...

Yani tek bir sözden oluşan temenniler, değişimi getirmez.

Değişim için ona bağlanmak gerekir, gönülden istemek yani...

Değiştiğimizde de genellikle karşımıza sorunlar çıkar.

Çünkü her değişimin yararı kadar zararları da vardır.

* * *

Umut, insanı sabah yataktan kaldırabilen tek şeydir... Umutsuz yaşam olmaz yani...

Umudumuz olmazsa, yeni yıl “yeni” değil, “yine bir yıl” olur salt!

Aslında yeni yıl bir şey getirmez!

Biz kendi kendimize getiririz o her neyse...

Ve o şeyi “kendimizden” değil, “ötekinden” beklediğimiz sürece, umutlar hayal kırıklığına dönüşür..!

Ötekinden olmamalı beklediğimiz...

Değişimin en önemli başlangıç noktası aslında geçmiştir.

Geçen yıldaki başarısız yöntemleri yineleyerek, yeni yıl bir şey kazandırmaz çünkü...

Yaşananlardan gerekli dersi çıkarabilmektir asıl olan...

* * *

Bir gerçek var ki o da şudur;

2024’de yaşananların sorumlusu rakamlar, burçlar yahut takvim değildir...

Bunun sorumlusu biziz, hepimiz, biz insanlar yani!

Toplumsal katmanlar arasındaki korkunç ekonomik uçurumu, adaletsizlikleri ortaya koyan kimdir ki?

Dünya nüfusunun salt yüzde 1’inin geri kalan yüzde 99’un bütün malına mülküne denk bir servete sahip olmasının sorumluluğunu eski bir yıla yıkmak mantığa uygun mudur?

Her yeni yıl; yeni atılımlar, yeni umutlar, kısaca yenilikler yılıdır…

Yeni yıla yönelik umutlarımızı sürdürmeliyiz bu nedenle.

Yeni düşler kurmalıyız…

Sahip olduklarımızla yaşamayı öğrenmek bir süreç, bir katılım, yani yaşamımızın yoğrulmasıdır aslında bir sınav bu...

Her yeni yıl; yeni atılımlar, yeni umutlar, kısaca yenilikler yılıdır…

* * *

Günahlarımızın af olduğu, tövbelerimizin arttığı bir 2025 diliyorum Allah’tan.

Geceyi, gündüze açan Allah yeni yılda hayırlı kapıları da açsın inşallah...

2025 yılında gönülden gönüle sevgiler artsın, düşmanlıklar azalsın.

Allah’ım yeni yılda kimseyi kimsesiz bırakmasın, kimseyi umutsuz bırakmasın...

2025 yılı hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara kolaylıklar yılı olsun inşallah...

Yeni yıl herkes için sahiciliklerle dolu, sağlıklı, bereket dolu bir yıl olsun inşallah...

++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++