İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948’den bu yana her 10 Aralık’ta kutlanan bir gün..!
Dünya bu İnsan Hakları Günü?
Bu insan hakları, hangi İnsan’ın haklarıdır?
Salt demokratik bir ülkede doğmuş olmak, beyaz renkli, Hıristiyan yahut Yahudi mi olmak gerektir?
Örneğin Gazze’de Müslümanlara ‘İnsan hakkı yok mudur?’
Eğer ‘Herkese insan hakkıysa’, neden Gazze’de, Beyrut’ta yaşamak “insan” olmaktan çıkmış olmak anlamına gelmektedir?
Yahut kadın, çocuk, engelli ya da işçi olmak, azınlıktan olmak insan olmamak anlamına mı gelmektedir?
İnsan hakları derken gerçekte ne kastedilmektedir?
Bu haklar başkaları tarafından bahşedilebilecek, tanınabilecek yahut gerekirse, ihlal edilebilecek ya da geri alınabilecek yetkiler midir?
Bunlar, yoksa doğal, doğumla sahip olunan, başkaları tarafından gözetilmesi gerekli ve zorunluinsani varoluşun asgari ön koşulları mıdır?
* * *
Evet, insanların doğumdan itibaren ve hatta ana karnındayken kazandığı temel haklar vardır...
Yaşama Hakkı, Sağlık Hakkı, Eğitim Hakkı, Mülk Edinme Hakkı, Seyahat Hakkı, Haberleşme Hakkı, Yasa Önünde Kendini Savunma Hakkı, Hak Arama Hakkı, Seçme ve Seçilme Hakkı, Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı, Devlet Hizmetlerinden Eşit Olarak Yararlanma Hakkı gibi.
İnsan Hakları, insanları insan gibi yaşatmayı amaç edinir, denir..!
II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki devletler bireylere tanınan bu hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmişlerdir oysa..!
İnsan Hakları Bildirisi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948’de hazırlanmış ve 10 Aralık 1948’de Genel Kurulun Paris’te yapılan oturumunda kabul edilen bir ilkeler bütünüdür.
Böyledir de bu çok fazla bir işe yaramış mıdır?
Aslında incelenirse, gerek Kur'an-ı Kerim'de, gerekse Hz. Peygamber'imizin (SAV) sünnetinde, batı dünyasında yayımlanan insan hakları bildirgelerinden asırlar öncesinden günümüze ulaşmış en nihai insani hedeflerin olduğu açıkça görülecektir.
Evet, İnsan Hakları kavramı, demokrasi kavramı ile birlikte özellikle de son üç yüzyılın en sihirli söylemidir ama hangi işe yaramaktadır?
* * *
10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin başlangıç bölümünde insanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan onurun, bunların eşit ve devredilmez haklarının tanınmasının, dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temeli olduğuna, insanın zulüm ve baskıya karşı son çare olarak hakları korunmuyor ise direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği yer almaktadır.
Bu gün dünyanın pek çok yerinde yine askeri darbeler, iç çatışmalar, savaşlar ve işgaller nedeniyle başta yaşam hakkı ve işkence olmak üzere çok ağır insan hakları ihlalleri yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Bu hak ihlallerinin yoğunluğu ve yaygınlığı bakımında bölgemiz Ortadoğu, özellikle de komşumuz Gazze ve Beyrut öne çıkmaktadır.
Türkiye’deki son FETÖ darbesi dâhil birçok askeri müdahale sorumlularına karşı etkin mücadele içinde olan Türkiye’nin ve Başkan Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek BM yapısının değiştirilmesi gerektiğini söylemesi kimi halklarda ve devletlerde bir duyarlılık geliştirmeye başlamış görünmektedir.
Ancak hak ihlalleri dünyanın çeşitli yerlerinde sürmekte ve BM bunlara karşı hala etkin bir girişimde bulunamamaktadır ne yazık ki..!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
İnsan Hakları, hangi insanın haklarıdır.?
Bu gün Dünya İnsan Hakları Günü…
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği gün olan 10 Aralık 1948’den bu yana her 10 Aralık’ta kutlanan bir gün..!
Dünya bu İnsan Hakları Günü?
Bu insan hakları, hangi İnsan’ın haklarıdır?
Salt demokratik bir ülkede doğmuş olmak, beyaz renkli, Hıristiyan yahut Yahudi mi olmak gerektir?
Örneğin Gazze’de Müslümanlara ‘İnsan hakkı yok mudur?’
Eğer ‘Herkese insan hakkıysa’, neden Gazze’de, Beyrut’ta yaşamak “insan” olmaktan çıkmış olmak anlamına gelmektedir?
Yahut kadın, çocuk, engelli ya da işçi olmak, azınlıktan olmak insan olmamak anlamına mı gelmektedir?
İnsan hakları derken gerçekte ne kastedilmektedir?
Bu haklar başkaları tarafından bahşedilebilecek, tanınabilecek yahut gerekirse, ihlal edilebilecek ya da geri alınabilecek yetkiler midir?
Bunlar, yoksa doğal, doğumla sahip olunan, başkaları tarafından gözetilmesi gerekli ve zorunlu insani varoluşun asgari ön koşulları mıdır?
* * *
Evet, insanların doğumdan itibaren ve hatta ana karnındayken kazandığı temel haklar vardır...
Yaşama Hakkı, Sağlık Hakkı, Eğitim Hakkı, Mülk Edinme Hakkı, Seyahat Hakkı, Haberleşme Hakkı, Yasa Önünde Kendini Savunma Hakkı, Hak Arama Hakkı, Seçme ve Seçilme Hakkı, Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı, Devlet Hizmetlerinden Eşit Olarak Yararlanma Hakkı gibi.
İnsan Hakları, insanları insan gibi yaşatmayı amaç edinir, denir..!
II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki devletler bireylere tanınan bu hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmişlerdir oysa..!
İnsan Hakları Bildirisi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948’de hazırlanmış ve 10 Aralık 1948’de Genel Kurulun Paris’te yapılan oturumunda kabul edilen bir ilkeler bütünüdür.
Böyledir de bu çok fazla bir işe yaramış mıdır?
Aslında incelenirse, gerek Kur'an-ı Kerim'de, gerekse Hz. Peygamber'imizin (SAV) sünnetinde, batı dünyasında yayımlanan insan hakları bildirgelerinden asırlar öncesinden günümüze ulaşmış en nihai insani hedeflerin olduğu açıkça görülecektir.
Evet, İnsan Hakları kavramı, demokrasi kavramı ile birlikte özellikle de son üç yüzyılın en sihirli söylemidir ama hangi işe yaramaktadır?
* * *
10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin başlangıç bölümünde insanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan onurun, bunların eşit ve devredilmez haklarının tanınmasının, dünyada özgürlüğün, adaletin ve barışın temeli olduğuna, insanın zulüm ve baskıya karşı son çare olarak hakları korunmuyor ise direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği yer almaktadır.
Bu gün dünyanın pek çok yerinde yine askeri darbeler, iç çatışmalar, savaşlar ve işgaller nedeniyle başta yaşam hakkı ve işkence olmak üzere çok ağır insan hakları ihlalleri yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Bu hak ihlallerinin yoğunluğu ve yaygınlığı bakımında bölgemiz Ortadoğu, özellikle de komşumuz Gazze ve Beyrut öne çıkmaktadır.
Türkiye’deki son FETÖ darbesi dâhil birçok askeri müdahale sorumlularına karşı etkin mücadele içinde olan Türkiye’nin ve Başkan Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek BM yapısının değiştirilmesi gerektiğini söylemesi kimi halklarda ve devletlerde bir duyarlılık geliştirmeye başlamış görünmektedir.
Ancak hak ihlalleri dünyanın çeşitli yerlerinde sürmekte ve BM bunlara karşı hala etkin bir girişimde bulunamamaktadır ne yazık ki..!