Kamu davasından öte dünyaya kaçarak kurtulmuşlardı!
Yazının Giriş Tarihi: 27.02.2025 19:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.02.2025 19:24
28 Şubat Süreci, Necmettin Erbakan'ın Başbakan, Tansu Çiller'in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla ‘İrtica’ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli bir süreç olarak siyasi tarihe geçti.
Postmodern darbe olarak da tanımlanan Türkiye'de yaşanmış bu 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime doğrudan el koymayıp, medya aracılığıyla hükûmetin istifaya zorlanması sürecine verilen ad...
Yeni bir siyasi dönemin kapısını aralayan ve yoğun tartışmalara neden olan 28 Şubat'a giden süreçte Türkiye, siyasi tarihinin önemli günlerinden birini yaşadı.
Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlarla, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin kurduğu koalisyon hükümeti dağılmıştı... Ardından Refah Partisi kapatılmış, Necmettin Erbakan'a siyaset yasağı konulmuştu.
28 Şubat sürecine adı karışan ve yargılanan 103 sanıkla ilgili dava 6 yıl sürdü ve 21 yıl sonra 2018'de sonuçlandı...
Yargılama sonucunda müebbet hapse mahkûm edilen sanıklar İsmail Hakkı Karadayı ile Çetin Dizdar ve Hikmet Köksal, yargılama sonucunda beraat eden sanıklar Ahmet Atalay Efeer, İzzettin Gürdal ve Hamza Özaltın yönünden hükmü düzelterek, bu sanıklar hakkındaki kamu davası ölüm nedeniyle düşmüştü...
* * *
Bin yıl süreceği savlanan “Postmodern darbe" olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu(MGK) toplantısının üzerinden 22 yıl geçti.
28 Şubat ta başta psikolojik savaş yöntemleri olmak üzere bütün post-modern araçlar kullanarak yapılan ve Türkiye’yi bin yıl sürecek bir gerilemeye mahkûm bırakacak bu darbe girişimi, ülkenin karanlıktan aydınlığa çıktığı bir dönemde gerçekleşmişti aslında...
Zaten bu girişimden sonra da enflasyon, yüksek faizler, borçlar, kamu açıkları, dış ticaret açığı hortladı ülkede...
Demokrasinin, siyasetin, hukukun kabul edilmiş kurallarına keyfi olarak müdahalede bulunulduğu gibi ekonomi de bundan nasibini almıştı yani...
* * *
Türkiye de her bunalım dönemleri ortalama on-on beş yıllık dönemlerde yaşanmıştır.
Bunalım dönemleri arasında ekonomi gelişmiş, büyümüş, müdahale yıllarında da bu kazanımlar ortadan kalmıştır.
Her müdahale ve bunalım, küçük ve orta boy işletmelerin ortadan kaybolmasına, daha doğrusu, büyük sermaye grupları tarafından yutulmasına neden olmuş, bu da gittikçe daha hızlı gelişen bir tekelleşmeye yol açmıştır..!
27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerine de baktığımızda bu senaryonun aynen uygulandığını rahatlıkta görebiliriz.
* * *
28 Şubat müdahalesi de her darbe ve girişimi gibi birçok mağduriyetlere yol açmıştır.
27 Mayıs 1960, 12 Eylül ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi...
Bu mağduriyetlerin önemli bir kısmı AK Parti iktidarları dönemlerinde büyük ölçüde giderilmiş bulunmakta...
Ama kimi 28 Şubat mağdurlarının bugün de yine hala mağduriyetlerinin sürdüğünü söylemek yanlış olmaz.
Tek-tek isim vermeye gerek yok, bir kişi olsa bile başlı başına yeterli olabilecek bir şey...
Darbeler dönemlerinin alınan önlemlerle artık bir daha asla gerçekleşmemesini diliyoruz...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Kamu davasından öte dünyaya kaçarak kurtulmuşlardı!
28 Şubat Süreci, Necmettin Erbakan'ın Başbakan, Tansu Çiller'in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla ‘İrtica’ya karşı başlayan ordu ve bürokrasi merkezli bir süreç olarak siyasi tarihe geçti.
Postmodern darbe olarak da tanımlanan Türkiye'de yaşanmış bu 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime doğrudan el koymayıp, medya aracılığıyla hükûmetin istifaya zorlanması sürecine verilen ad...
Yeni bir siyasi dönemin kapısını aralayan ve yoğun tartışmalara neden olan 28 Şubat'a giden süreçte Türkiye, siyasi tarihinin önemli günlerinden birini yaşadı.
Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlarla, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin kurduğu koalisyon hükümeti dağılmıştı... Ardından Refah Partisi kapatılmış, Necmettin Erbakan'a siyaset yasağı konulmuştu.
28 Şubat sürecine adı karışan ve yargılanan 103 sanıkla ilgili dava 6 yıl sürdü ve 21 yıl sonra 2018'de sonuçlandı...
Yargılama sonucunda müebbet hapse mahkûm edilen sanıklar İsmail Hakkı Karadayı ile Çetin Dizdar ve Hikmet Köksal, yargılama sonucunda beraat eden sanıklar Ahmet Atalay Efeer, İzzettin Gürdal ve Hamza Özaltın yönünden hükmü düzelterek, bu sanıklar hakkındaki kamu davası ölüm nedeniyle düşmüştü...
* * *
Bin yıl süreceği savlanan “Postmodern darbe" olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu(MGK) toplantısının üzerinden 22 yıl geçti.
28 Şubat ta başta psikolojik savaş yöntemleri olmak üzere bütün post-modern araçlar kullanarak yapılan ve Türkiye’yi bin yıl sürecek bir gerilemeye mahkûm bırakacak bu darbe girişimi, ülkenin karanlıktan aydınlığa çıktığı bir dönemde gerçekleşmişti aslında...
Zaten bu girişimden sonra da enflasyon, yüksek faizler, borçlar, kamu açıkları, dış ticaret açığı hortladı ülkede...
Demokrasinin, siyasetin, hukukun kabul edilmiş kurallarına keyfi olarak müdahalede bulunulduğu gibi ekonomi de bundan nasibini almıştı yani...
* * *
Türkiye de her bunalım dönemleri ortalama on-on beş yıllık dönemlerde yaşanmıştır.
Bunalım dönemleri arasında ekonomi gelişmiş, büyümüş, müdahale yıllarında da bu kazanımlar ortadan kalmıştır.
Her müdahale ve bunalım, küçük ve orta boy işletmelerin ortadan kaybolmasına, daha doğrusu, büyük sermaye grupları tarafından yutulmasına neden olmuş, bu da gittikçe daha hızlı gelişen bir tekelleşmeye yol açmıştır..!
27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerine de baktığımızda bu senaryonun aynen uygulandığını rahatlıkta görebiliriz.
* * *
28 Şubat müdahalesi de her darbe ve girişimi gibi birçok mağduriyetlere yol açmıştır.
27 Mayıs 1960, 12 Eylül ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi...
Bu mağduriyetlerin önemli bir kısmı AK Parti iktidarları dönemlerinde büyük ölçüde giderilmiş bulunmakta...
Ama kimi 28 Şubat mağdurlarının bugün de yine hala mağduriyetlerinin sürdüğünü söylemek yanlış olmaz.
Tek-tek isim vermeye gerek yok, bir kişi olsa bile başlı başına yeterli olabilecek bir şey...
Darbeler dönemlerinin alınan önlemlerle artık bir daha asla gerçekleşmemesini diliyoruz...