Dövizde, üretim maliyetlerinde ve üretim miktarlarında gözle görülür hiçbir değişiklik olmasa da diğer temel gıda maddelerinde olduğu gibi kırmızı et fiyatları da sürekli yükselmekte...
Bunun nedeni nedir, devlet burada ne yapabilir?
Temel olarak Serbest Piyasa Modeli uygulanan Türkiye’de fiyatların sunum-istem’e yani (Arz-Talep) göre belirlenmesi gerekirken, bu belirgin artışların nedeni ne olabilir?
Devlet burada nasıl devreye girebilir?
Bu konu salt polisiye önlemlerle çözülebilinir mi yoksa alınması gereken başka önlemler neler olabilir?
Söz gelimi mal ve hizmet bedellerini devlet belirleyebilir mi?
Eğer böyle olursa Serbest Piyasa Modelinden söz edilebilinir mi?
* * *
Ülkemizde kişi başı kırmızı et tüketimi Avrupa ortalamasının çok altında.
Bunun nedeni ne olabilir?
Türkiye’de üretim eksikliği mi var yoksa onunla birlikte bir ticari ahlak erozyonundan da söz edilebilinir mi?
Yahut da kırmızı et fiyatlarının yüksekliğinden mi söz etmek yoksa bu eti almakta zorlanan geliri düşük kesimlerden mi söz etmek gerekir?
Daha doğrusu Türkiye’deki gelir dağılımı dengesizliğinden mi?
Yani hem üretim az, hem maliyetler yükselirken buna bir de ticari ahlaksızlık mı eklenmekte?
Bu tür sorular kuşkusuz kafaları kurcalamaktadır!
* * *
Hiç kuşkusuz Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bir gelir dağılımı adaletsizliği yaşanmaktadır...
Dünyadaki toplam milli gelirin yarısının nüfusun yüzde birlik kesiminin elinde olduğu söylenir.
Yani toplumsal kesimler arasında büyük bir gelir dağılımı adaletsizliği yaşandığı açık.
Hayvan üretimi konusunda bu gün önemli sorunlar yaşadığımız söylenmekte...
Ara-sıra aradaki fark dış alımla karşılanmakta, fiyat dengelenmesi adına...
Üreticiler ve kimi siyasiler bu dış alımları eleştirmekte...
‘Dışarıdan alım yerine üreticinin desteklenmesi’ gerektiğinden söz edilmekte...
Bu, kulağa hoş gelen, mantıklı bir çözüm gibi görülmekte olsa da üreticiye zaten önemli ölçülerde desteklemeler yapıldığı bilinmekte.
Asıl sorunun toplumsal katmanlar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin öne çıktığını fark etmek zor değil..!
* * *
Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumda...
Somut, görülebilir, ciddi adımların atılması kaçınılmaz...
Yani ötelenmesi, gözlerden kaçırılması olası değil bu konunun...
Devletin sırtında hala büyük bir kambur olarak duran kimi konularda devletin ciddi ve ivedilikle adım atması gerekliliği açık.
Güvenlik, sağlık ve adalet dışında birçok bakanlığa ait lojman, sosyal tesis devlete yük olmayı sürdürmekte...
Memur sayısının da çok arttığı, resmi binek aracı sayısının sürdürülebilir olmadığı rakamlarla ortada.
AK Parti hükümetlerinin başlangıcında, Lojman, Sosyal tesis ve resmi binek aracı saltanatının sonlandırılmasına yönelik vaatlerinin getirdiği sesi ve olumlu tepkiyi unutmuş olamaz AK Parti…
Millet de unutmuş değil...
Ne ki bu sürdürülemedi...
Zaman-zaman hükümetin bu lojman ve sosyal tesisler ile fazlalık resmi binek araçların elden çıkarılacağına yönelik kararlar alınsa da bu kararlar nedense bir türlü uygulamaya sokulamamakta.
Bürokratik Oligarşinin beli mi kırılamıyor yaksa tercihler mi değişti acaba..!?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Kırmızı et mi pahalı, yoksa gelirimiz mi düşük?
Dövizde, üretim maliyetlerinde ve üretim miktarlarında gözle görülür hiçbir değişiklik olmasa da diğer temel gıda maddelerinde olduğu gibi kırmızı et fiyatları da sürekli yükselmekte...
Bunun nedeni nedir, devlet burada ne yapabilir?
Temel olarak Serbest Piyasa Modeli uygulanan Türkiye’de fiyatların sunum-istem’e yani (Arz-Talep) göre belirlenmesi gerekirken, bu belirgin artışların nedeni ne olabilir?
Devlet burada nasıl devreye girebilir?
Bu konu salt polisiye önlemlerle çözülebilinir mi yoksa alınması gereken başka önlemler neler olabilir?
Söz gelimi mal ve hizmet bedellerini devlet belirleyebilir mi?
Eğer böyle olursa Serbest Piyasa Modelinden söz edilebilinir mi?
* * *
Ülkemizde kişi başı kırmızı et tüketimi Avrupa ortalamasının çok altında.
Bunun nedeni ne olabilir?
Türkiye’de üretim eksikliği mi var yoksa onunla birlikte bir ticari ahlak erozyonundan da söz edilebilinir mi?
Yahut da kırmızı et fiyatlarının yüksekliğinden mi söz etmek yoksa bu eti almakta zorlanan geliri düşük kesimlerden mi söz etmek gerekir?
Daha doğrusu Türkiye’deki gelir dağılımı dengesizliğinden mi?
Yani hem üretim az, hem maliyetler yükselirken buna bir de ticari ahlaksızlık mı eklenmekte?
Bu tür sorular kuşkusuz kafaları kurcalamaktadır!
* * *
Hiç kuşkusuz Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bir gelir dağılımı adaletsizliği yaşanmaktadır...
Dünyadaki toplam milli gelirin yarısının nüfusun yüzde birlik kesiminin elinde olduğu söylenir.
Yani toplumsal kesimler arasında büyük bir gelir dağılımı adaletsizliği yaşandığı açık.
Hayvan üretimi konusunda bu gün önemli sorunlar yaşadığımız söylenmekte...
Ara-sıra aradaki fark dış alımla karşılanmakta, fiyat dengelenmesi adına...
Üreticiler ve kimi siyasiler bu dış alımları eleştirmekte...
‘Dışarıdan alım yerine üreticinin desteklenmesi’ gerektiğinden söz edilmekte...
Bu, kulağa hoş gelen, mantıklı bir çözüm gibi görülmekte olsa da üreticiye zaten önemli ölçülerde desteklemeler yapıldığı bilinmekte.
Asıl sorunun toplumsal katmanlar arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin öne çıktığını fark etmek zor değil..!
* * *
Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumda...
Somut, görülebilir, ciddi adımların atılması kaçınılmaz...
Yani ötelenmesi, gözlerden kaçırılması olası değil bu konunun...
Devletin sırtında hala büyük bir kambur olarak duran kimi konularda devletin ciddi ve ivedilikle adım atması gerekliliği açık.
Güvenlik, sağlık ve adalet dışında birçok bakanlığa ait lojman, sosyal tesis devlete yük olmayı sürdürmekte...
Memur sayısının da çok arttığı, resmi binek aracı sayısının sürdürülebilir olmadığı rakamlarla ortada.
AK Parti hükümetlerinin başlangıcında, Lojman, Sosyal tesis ve resmi binek aracı saltanatının sonlandırılmasına yönelik vaatlerinin getirdiği sesi ve olumlu tepkiyi unutmuş olamaz AK Parti…
Millet de unutmuş değil...
Ne ki bu sürdürülemedi...
Zaman-zaman hükümetin bu lojman ve sosyal tesisler ile fazlalık resmi binek araçların elden çıkarılacağına yönelik kararlar alınsa da bu kararlar nedense bir türlü uygulamaya sokulamamakta.
Bürokratik Oligarşinin beli mi kırılamıyor yaksa tercihler mi değişti acaba..!?