Ne Türkiye'de ne İspanya'da ne de dünyanın herhangi bir yerinde terk edilmiş, sokağa bırakılmış köpek sorununu bir düğmeye basıp çözmek olanaksız görünmektedir.

Bunun yanı sıra ısırılma vakalarının yüzde 40'ında hedef çocuklardır.

Başıboş sokak köpeklerinin sahiplenilmedikleri durumunda hasta ve zararlı olanların ‘uyutulması’ usulünü içeren önerisinin TBMM’ye getirilmesi gündemdeyken deyken bir takım lobilerin Atatürkçülük maskesiyle düzenlemeye muhalefet etmeleri de ya bilgisizlikten yahut kötü niyetle açıklanabilir.

Tarihi gerçekler, Türkiye’nin geçmişte de başıboş köpek sorunu yaşadığını ve hukuki olarak seferber olduğunu yansıtıyor.

CHP’nin tek parti iktidarı döneminde Atatürk’ün başıboş köpek sorununa karşı aldığı önlemler, bu gün de benzer biçimde Meclise sunulma aşamasındadır.

Bunu “Atatürkçülük” maskesiyle günümüzde hükümetin düzenlemesine itiraz eden çevrelere yanıt olduğu açıkça görülmelidir.

* * *

Avrupa'nın üç büyük ülkesi Almanya, Fransa ve Hollanda'da sokakta başıboş gezen hayvanların toplanmasından ve bakımından bizde de olduğu gibi yerel yönetimler sorumludur.

Ancak Avrupa’da evcil hayvan beslenmenin, ihlal durumda hapisle sonuçlanabilecek cezaları öngören katı kuralları bulunmaktadır.

Evde hayvan besleyenler vergi vermek, belli türler için eğitim almak zorunluluğu vardır.

Sokağa salmanın da ayrıca hapis ve para cezası vardır...

Hollanda, sokak hayvanları ve sahipsiz köpeklerin sayısını azaltmada dünyada öne çıkan ülkelerden biridir.

Bu ülkede sokak köpeklerinin sayısını azaltma politikalarının 1800'lere dayandığı bilinmektedir.

Yine bu ülkede özellikle kuduz salgınıyla mücadele, insan sağlığını koruma ve güvenliğini sağlama amacıyla 1800'lerde köpeklere tasma ve ağızlık takma zorunluluğu gibi kurallar getirilmiştir.

1960'lardan itibaren de kısırlaştırmanın yaygınlaşmasıyla sokak köpeklerinin sayısının azaldığı, başıboş köpekler için "topla, kısırlaştır, aşıla, geri bırak" uygulamasının hayvanların sayısının sıfırlanmasına katkıda bulunduğu belirtilmektedir.

Hollanda'da saldırgan köpek cinslerinin ağızlıksız dolaştırılması yasaktır.

2008'de getirilen yeni bir düzenlemeyle de bazı saldırgan köpeklerin, davranış testlerinden ve tedavilerden geçirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

Bu tedavilere karşın davranışları kontrol edilemeyen saldırgan köpeklere ötenazi uygulanabilmektedir.

* * *

Fransa’da da kuduzun yaygın olmadığı bölgelerde, "terk edilmiş" başıboş bir hayvan, veteriner tavsiyesi sonrası hayvan koruma derneklerinin yönettiği yüzlerce barınaktan birine gönderiliyor yahut veteriner tarafından gerek duyulursa uyutuluyor.

Belediyeler kendi kararlarıyla yahut hayvan koruma derneklerinin talebi üzerine, halka açık alanlarda grup halinde yaşayan başıboş kedileri ise kısırlaştırıp, kimliğini tanımladıktan sonra bulundukları yaşam alanına yeniden bırakabiliyor.

Fransa'da evcil hayvanını sokağa terk etmenin, 3 yıl hapis ve 45 bin avro para cezası vardır.

* * *

Türkiye, çok uzun zamandır sokaklarını kedi ve köpeklerle paylaşıyor..!

Bu hayvanların sokaktaki varlığı yasa ile de tanınıyor...

AK Parti’nin getirdiği ve 2004’te yürürlüğe giren ve son olarak 2021’de güncellenen Hayvanları Koruma Kanunu’nda yerel yönetimlere sokak hayvanları için bakımevi kurma zorunluluğu getirildi.

Yasaya göre belediyeler, kendi sınırları içindeki sahipsiz hayvanları aşılayıp, kısırlaştırıp, rehabilite ettikten sonra kayıt altına alarak, yaşadıkları ortama geri bırakma yükümlülüğüne sahip.

Demek ki bu yasa işlemiyor yahut eksik uygulanıyor...

Şimdi AK Parti hükümeti, bu yasada değişikliğe gidiyor.