Hava Durumu

TÜRKİYE’DE GELİR DAĞILIMI SORUNU...

Yazının Giriş Tarihi: 03.10.2022 17:42
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.10.2022 17:42

Son süreçte döviz fiyatlarının yükselmesi ve mal ve hizmet fiyatlarının artması öncelikle dar gelirli kesimleri daha olumsuz etkiledi.

Yapılan son araştırmalara göre, Türkiye’de en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay %46,7 oldu.

Türkiye'de ise 2021'de nüfusun en çok kazanan yüzde 10'unun yıllık ortalama geliri, en az kazanan yüzde 50'lik kesimden 23 kat fazla.

Bu sonuçla Türkiye, Brezilya, Meksika ve Hindistan gibi ülkelerle birlikte dünyada gelir dağılımının en eşitsiz olduğu ülkeler arasında yer almakta.

Türkiye'de gelir dağılımı göstergeleri, salgının başladığı 2020 yılında önceki yıllara göre olumsuz bir şekilde seyretti ve gelir dağılımındaki bozulma 11 yılın en kötü seviyesine ulaştı.

2020’den itibaren Türkiye’de zenginlerin toplam gelirdeki payı yükselirken, dar gelirlilerin azalmaya başladı.

O nedenle hem cumhurbaşkanı Erdoğan ve hem de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin NebatiÖnce enflasyonu yeneceğiz ama aynı zamanda önceliğimiz dar gelirlilerin gereksinimlerini giderecek adımlar atmak olacaktır’ diyorlar.

Ve yine bu nedenle asgari ücrete ve emekli aylıklarına yıllık enflasyon oranı üzerinde zamlar yapılmakta.

Ne ki gelir dağılımı sorunu yapısal bir sorun olduğundan aradaki makas kapatılamamakta.

* * *

Bu gün zaman-zaman uygulanan devlet politikaları ve ortaya çıkan yeni bölüşüm ilişkileri, ardından dünya ekonomik krizleri ve son olarak da salgının ve savaşın yarattığı etkiler yoksulluk sorununun daha ön plana çıkmasına neden olmaktadır.

Bu günlerde gözlenen yaşam pahalılığı, döviz fiyatlarının aşırı yükselmesi Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği konusunu yine gündemin baş sırasına getirmiş bulunmaktadır.

Çünkü gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk sorununu da beraberinde getirmektedir.

Yoksulluk bir neden değil bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

Evet, 2003 yılından sonra Türkiye’de mutlak yoksulluk oranında bir azalma söz konusu olmuştu.

Makro düzeyde gelişmenin sonuçları son krizden önce dar gelirlilere bir nebze olsun yasıyordu.

Son süreç bunu da tersine çevirdi.

Günümüzde yaşanan yoksulluk sorununun ekonomik yönünün yanında sosyolojik ve psikolojik yönü de ortaya çıkmıştır.

Bu durum, sorun çözmede ekonomik önlemlerin yeterli olmayacağı; bunun yanında sosyal kalkınma programları ve insana yapılan yatırımlara da gereksinim duyulacağı sonucunu doğurmaktadır.

* * *

Gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek için önce bir tercihte bulunmak gerekir kuşkusuz.

Tasarruf ve israf konuları ciddiyetle ele alınmalıdır.

Türkiye’de kiralama usulü hariç devlete ait 193 bin 425 adet otomobil, minibüs ve otobüs gibi resmi araç bulunuyor.

Özellikle lüks makam araçları, lojmanlar ve kamu binaları kamudaki israfın geldiği boyutu gözler önüne sermektedir.

Bizimle yaklaşık aynı nüfusa sahip Almanya’da yaklaşık 15 bin dolayında resmi aracın bulunması, Türkiye’nin bu konuda ne kadar bonkör olduğunu göstermektedir.

Türkiye resmi araç sayısıyla dünyanın en zengin ve gelişmiş ülkelerinden Almanya ve Japonya’yı 20’ye katlamaktadır.

Devlet öncelikle bu savurganlığa son vermeli, ardından dar gelirlileri orta kesime yaklaştıracak gelir arttırıcı uygulamaları devreye sokmalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.