Yangınlarda akla ilk gelen Ağaç; Kızılçam suçlu mu, masum mudur?
Yazının Giriş Tarihi: 04.08.2025 19:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.08.2025 19:24
Türkiye'nin birçok yerinde çıkan ve biraz da güçlükle söndürülen orman yangınları gözleri bölgenin bitki örtüsüne çevirdi yeniden...
Birçok kişi, kızılçam ağaçlarının yangına dayanıksızlığına vurgu yapmakta, kimileri de bu ağaçların Türkiye koşullarına uygunluğundan söz etmekte aksi görüş olarak.
Hatta kızılçam yerine zeytin, ceviz, meşe gibi yangına daha dayanıklı ağaçların dikilmesini çözüm olarak önermekte...
Ben de başlarda bu düşünceye yakındım ama biraz daha derinlemesine araştırınca işin farklı yanlarının da olduğunu gördüm.
Sanılanın aksine kızılçamın bölge iklimlerine oldukça uygun ve yangınlara karşı bir savunma mekanizması geliştirmiş durumda olduğu gerçeğinin altını çiziyor uzmanlar.
Ve kızılçam ormanlarının, yangın sonrası yenilenebilme özelliğine sahip olduğu vurgulanıyor...
Başta Akdeniz bölgesinde olmak üzere birkaç milyon yıldır orman yangınları görülüyor.
Kızılçamların'yeni stratejileri' sayesinde ormanlar yok olmuyor, aksine yangın sonrası yenilenme sürecine çok kolay adapte oluyor.
Kızılçamlar bu yapısıyla da yangınlarla orman alanlarının yok olmasının önüne geçiyor...
Kızılçam yangın nedeniyle tohumlarının heba olmaması için bu tohumları kozalaklarının içinde saklıyor.
'Yangını körükleyici' etkisinden söz edilen kozalakların aslında tohumları muhafaza etme işlevi varmış...
Yangından birkaç hafta sonra kozalaklar açılıyor ve tohumlar mineral bakımından zenginleşmiş ve sıcaklığı ideal toprağa düşüyor. Yaklaşık 7-8 ay sonra da bu tohumlar fide veriyormuş...
Kısacası milyonlarca yıldır yangına alışık bu ağaç türü, yangından sağ çıkabilmenin formülünü bulmuş..!
Uzmanların görüşü bu...
* * *
Zaten yangın sonrası direkt olarak ağaçlandırma çalışması yapılmadan bölgenin yeniden kendini yeşillendirmesi bu tezi doğrulamakta...
Yani sanılanın aksine, kızılçam ormanlarının yenilenmesi için ağaç dikimi yapılmıyor.
Ağaç dikimi, ikincil olarak tercih edilen bir seçenek...
Biraz bunun tembellik ve ucuzlukla ilintisi mi var, diye de sorulabilinir kuşkusuz..!
Küresel ısınmanın arttığı günümüzde aslında salt çam türlerinin değil diğer orman ağacı türlerinin de kolaylıkla yanabildiği de unutulmamalı...
Önemli olan yangına neden olmayacak bir toplumsal bilincin oluşması...
* * *
Bir ağaç türü düşünün, dünyada en yaygın olarak Türkiye’de bulunuyor.
Bu ağaç salt soluduğumuz havayı temizleyip, erozyonla toprakların taşınmasına engel olmuyor, ekonomiye de katkı sağlıyor.
Bu tanımlamaya en çok yakışan ağaç, kızılçam yani...
Son verilere göre Türkiye’de 5.854.673 alanla, en yaygın yetişen ibreli ağaç kızılçamdır...
Kızılçam kuraklığa, susuzluğa, aşırı sıcağa dayanabilmektedir.
Buna karşın ışıksızlığa tahammülü yoktur...
Kızılçam hızlı büyüyen orman ağaçlarının başında gelmektedir. Türkiye ormanlarını oluşturan diğer orman ağacı türleri dikimden en erken 80-100 yıl sonra kerestelik hale gelebilirken, kızılçamlar 40-50 senede kerestelik odun verebilmektedirler.
Kızılçam 25 m boy, 60 cm kadar çap yapabilen önemli bir orman ağacıdır.
Sıcaklık isteği fazla olan bir türdür...
Kışları ılıman, yazları sıcak ve kurak olan yerlerde yaşamayı tercih eder...
Zayıf, kayalık, kireçli yahut kumsal topraklarda yetişebildiği gibi balçıklı topraklarda kaliteli gövde yapar.
Odunu ve reçinesi değerlidir...
Yangın sonrası yapılacak iş, orman teşkilatının hızlı bir şekilde yanan alanları belirlemesi ve çevresini koruma altına alması sonra da bölgenin kendini yenilemesinin beklenmesidir...
Sizce de masum görünmüyor mu kızılçam?
Ama bu yangına neden olanlara verilecek cezaların arttırılması gerçeğini değiştirmemeli..!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Yangınlarda akla ilk gelen Ağaç; Kızılçam suçlu mu, masum mudur?
Türkiye'nin birçok yerinde çıkan ve biraz da güçlükle söndürülen orman yangınları gözleri bölgenin bitki örtüsüne çevirdi yeniden...
Birçok kişi, kızılçam ağaçlarının yangına dayanıksızlığına vurgu yapmakta, kimileri de bu ağaçların Türkiye koşullarına uygunluğundan söz etmekte aksi görüş olarak.
Hatta kızılçam yerine zeytin, ceviz, meşe gibi yangına daha dayanıklı ağaçların dikilmesini çözüm olarak önermekte...
Ben de başlarda bu düşünceye yakındım ama biraz daha derinlemesine araştırınca işin farklı yanlarının da olduğunu gördüm.
Sanılanın aksine kızılçamın bölge iklimlerine oldukça uygun ve yangınlara karşı bir savunma mekanizması geliştirmiş durumda olduğu gerçeğinin altını çiziyor uzmanlar.
Ve kızılçam ormanlarının, yangın sonrası yenilenebilme özelliğine sahip olduğu vurgulanıyor...
Başta Akdeniz bölgesinde olmak üzere birkaç milyon yıldır orman yangınları görülüyor.
Kızılçamların 'yeni stratejileri' sayesinde ormanlar yok olmuyor, aksine yangın sonrası yenilenme sürecine çok kolay adapte oluyor.
Kızılçamlar bu yapısıyla da yangınlarla orman alanlarının yok olmasının önüne geçiyor...
Kızılçam yangın nedeniyle tohumlarının heba olmaması için bu tohumları kozalaklarının içinde saklıyor.
'Yangını körükleyici' etkisinden söz edilen kozalakların aslında tohumları muhafaza etme işlevi varmış...
Yangından birkaç hafta sonra kozalaklar açılıyor ve tohumlar mineral bakımından zenginleşmiş ve sıcaklığı ideal toprağa düşüyor. Yaklaşık 7-8 ay sonra da bu tohumlar fide veriyormuş...
Kısacası milyonlarca yıldır yangına alışık bu ağaç türü, yangından sağ çıkabilmenin formülünü bulmuş..!
Uzmanların görüşü bu...
* * *
Zaten yangın sonrası direkt olarak ağaçlandırma çalışması yapılmadan bölgenin yeniden kendini yeşillendirmesi bu tezi doğrulamakta...
Yani sanılanın aksine, kızılçam ormanlarının yenilenmesi için ağaç dikimi yapılmıyor.
Ağaç dikimi, ikincil olarak tercih edilen bir seçenek...
Biraz bunun tembellik ve ucuzlukla ilintisi mi var, diye de sorulabilinir kuşkusuz..!
Küresel ısınmanın arttığı günümüzde aslında salt çam türlerinin değil diğer orman ağacı türlerinin de kolaylıkla yanabildiği de unutulmamalı...
Önemli olan yangına neden olmayacak bir toplumsal bilincin oluşması...
* * *
Bir ağaç türü düşünün, dünyada en yaygın olarak Türkiye’de bulunuyor.
Bu ağaç salt soluduğumuz havayı temizleyip, erozyonla toprakların taşınmasına engel olmuyor, ekonomiye de katkı sağlıyor.
Bu tanımlamaya en çok yakışan ağaç, kızılçam yani...
Son verilere göre Türkiye’de 5.854.673 alanla, en yaygın yetişen ibreli ağaç kızılçamdır...
Kızılçam kuraklığa, susuzluğa, aşırı sıcağa dayanabilmektedir.
Buna karşın ışıksızlığa tahammülü yoktur...
Kızılçam hızlı büyüyen orman ağaçlarının başında gelmektedir. Türkiye ormanlarını oluşturan diğer orman ağacı türleri dikimden en erken 80-100 yıl sonra kerestelik hale gelebilirken, kızılçamlar 40-50 senede kerestelik odun verebilmektedirler.
Kızılçam 25 m boy, 60 cm kadar çap yapabilen önemli bir orman ağacıdır.
Sıcaklık isteği fazla olan bir türdür...
Kışları ılıman, yazları sıcak ve kurak olan yerlerde yaşamayı tercih eder...
Zayıf, kayalık, kireçli yahut kumsal topraklarda yetişebildiği gibi balçıklı topraklarda kaliteli gövde yapar.
Odunu ve reçinesi değerlidir...
Yangın sonrası yapılacak iş, orman teşkilatının hızlı bir şekilde yanan alanları belirlemesi ve çevresini koruma altına alması sonra da bölgenin kendini yenilemesinin beklenmesidir...
Sizce de masum görünmüyor mu kızılçam?
Ama bu yangına neden olanlara verilecek cezaların arttırılması gerçeğini değiştirmemeli..!