Bir zamanlar, küçük bir kasabada yaşayan bir çocuk vardı.
Yaz tatilinde dedesini ziyarete gitmeyi dört gözle beklerdi.
Bu tatillerde dedesiyle oyunlar oynar, onun anlattığı öyküleri dinlerdi.
Bir gün, oyun oynarlarken çocuk dedesine dönüp sordu;
‘Dedeciğim, büyüdüğümde başarılı bir insan olmak istiyorum. Bana bunun sırrını öğretir misin?’
Dede, torununun gözlerindeki merakı görünce gülümsedi ve ‘Tabii ki’ dedi.
Çocuğu elinden tutup kasabanın yakınındaki bir fidanlığa götürdü. Oradan iki küçük fidan aldı ve eve döndüler...
Evde dede, fidandan birini bir saksıya dikti ve evin güneş gören köşesine yerleştirdi.
Diğerini ise bahçeye, açık havaya dikti...
Sonra torununa dönüp sordu;
‘Evladım, sence bu iki fidanın hangisi daha iyi büyür?’
Çocuk bir süre düşündü, sonra kendinden emin bir şekilde yanıtladı;
‘Sanırım evin içindeki fidan daha iyi büyür. Çünkü o, rüzgârdan, fırtınadan ve hayvanlardan korunuyor. Bahçedeki fidan ise çok daha fazla tehlikeyle karşılaşabilir...’
Dede onu büyük bir sevgiyle karşıladı ve ‘Geçen gelişinde başarı hakkında konuşmuştuk. Sana o zaman bir yanıt vermemiştim, ama şimdi göstermek istediğim bir şey var,’ dedi.
İlk olarak, çocuğu evin içinde büyüyen fidana götürdü.
Fidan büyümüştü, fakat incecik dallarıyla zayıf bir haldeydi.
Ardından bahçeye çıktılar...
Çocuk gözlerine inanamadı, bahçedeki fidan, devasa bir ağaca dönüşmüştü; güçlü dalları ve köklü gövdesiyle dimdik duruyordu.
Dede, torununun şaşkın ifadesine bakarak konuşmaya başladı;
‘Dört yıl önce sana bu iki fidana bakmamız gerektiğini söylemiştim. Bak, evin içindeki fidan güvende olduğu için büyüyemedi. Rüzgâr, yağmur ve güneşin sertliğine hiç maruz kalmadı. Ama bahçedeki fidan, fırtınalarla sarsıldı, yağmurlarla beslendi ve güneşle güçlendi. Her zorluk onun köklerini derinleştirdi, dallarını kuvvetlendirdi. Şimdi ona küçük bir fırtına zarar veremez. Bahçedeki fidan, devasa bir ağaca dönüştü...’
Sonra torununa döndü ve ekledi;
‘Hayatta başarılı olmak istiyorsan, zorluklardan kaçma. Zorluklar seni güçlendirir, potansiyelini ortaya çıkarır. Kolay yolu seçenler zayıf kalır; ama mücadele edenler güçlü birer çınara dönüşür. Unutma, her zorluk aslında seni başarıya taşıyan bir basamaktır.’
Çocuk dedesinin sözlerini dikkatle dinledi, derin bir nefes aldı ve büyük ağaca baktı...
Dedesinin öğüdü, kalbine kazınmış gibiydi...
(Kıssa hikâyelerden alıntı)
Çıkarım:
Bu öykü, yaşamın zorluklarının birer sınav değil, bizi daha güçlü ve dirençli kılan fırsatlar olduğunu anlatıyor.
Zorluklar yaşamın vazgeçilmez gerçekleridir...
Küçük yahut büyük sorunlar farkında olmadan bizleri terbiye eder. Deneyimler karşısında ya daha güçlü ve olgun biri oluruz yahut yıkılıp kalırız.
Ne olacağını kişilik yapısı, ruhsal ve zihinsel kapasite, çocukluktan gelen koşullanmalar, maneviyat, hayatı algılayış ve sosyal donanım gibi parametreler belirler...
Unutmayalım, mücadele etmekten korkmadığımızda, tıpkı o dışarıdaki fidan gibi, güçlü bir ağaca dönüşebiliriz...
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Yaşımın zorlukları ve fırsatlar...
Bir zamanlar, küçük bir kasabada yaşayan bir çocuk vardı.
Yaz tatilinde dedesini ziyarete gitmeyi dört gözle beklerdi.
Bu tatillerde dedesiyle oyunlar oynar, onun anlattığı öyküleri dinlerdi.
Bir gün, oyun oynarlarken çocuk dedesine dönüp sordu;
‘Dedeciğim, büyüdüğümde başarılı bir insan olmak istiyorum. Bana bunun sırrını öğretir misin?’
Dede, torununun gözlerindeki merakı görünce gülümsedi ve ‘Tabii ki’ dedi.
Çocuğu elinden tutup kasabanın yakınındaki bir fidanlığa götürdü. Oradan iki küçük fidan aldı ve eve döndüler...
Evde dede, fidandan birini bir saksıya dikti ve evin güneş gören köşesine yerleştirdi.
Diğerini ise bahçeye, açık havaya dikti...
Sonra torununa dönüp sordu;
‘Evladım, sence bu iki fidanın hangisi daha iyi büyür?’
Çocuk bir süre düşündü, sonra kendinden emin bir şekilde yanıtladı;
‘Sanırım evin içindeki fidan daha iyi büyür. Çünkü o, rüzgârdan, fırtınadan ve hayvanlardan korunuyor. Bahçedeki fidan ise çok daha fazla tehlikeyle karşılaşabilir...’
Dede, çocuğun omzuna hafifçe dokunarak ‘Göreceğiz,’dedi.
Aradan dört yıl geçti...
Çocuk, dedesini yeniden ziyarete gitti.
Dede onu büyük bir sevgiyle karşıladı ve ‘Geçen gelişinde başarı hakkında konuşmuştuk. Sana o zaman bir yanıt vermemiştim, ama şimdi göstermek istediğim bir şey var,’ dedi.
İlk olarak, çocuğu evin içinde büyüyen fidana götürdü.
Fidan büyümüştü, fakat incecik dallarıyla zayıf bir haldeydi.
Ardından bahçeye çıktılar...
Çocuk gözlerine inanamadı, bahçedeki fidan, devasa bir ağaca dönüşmüştü; güçlü dalları ve köklü gövdesiyle dimdik duruyordu.
Dede, torununun şaşkın ifadesine bakarak konuşmaya başladı;
‘Dört yıl önce sana bu iki fidana bakmamız gerektiğini söylemiştim. Bak, evin içindeki fidan güvende olduğu için büyüyemedi. Rüzgâr, yağmur ve güneşin sertliğine hiç maruz kalmadı. Ama bahçedeki fidan, fırtınalarla sarsıldı, yağmurlarla beslendi ve güneşle güçlendi. Her zorluk onun köklerini derinleştirdi, dallarını kuvvetlendirdi. Şimdi ona küçük bir fırtına zarar veremez. Bahçedeki fidan, devasa bir ağaca dönüştü...’
Sonra torununa döndü ve ekledi;
‘Hayatta başarılı olmak istiyorsan, zorluklardan kaçma. Zorluklar seni güçlendirir, potansiyelini ortaya çıkarır. Kolay yolu seçenler zayıf kalır; ama mücadele edenler güçlü birer çınara dönüşür. Unutma, her zorluk aslında seni başarıya taşıyan bir basamaktır.’
Çocuk dedesinin sözlerini dikkatle dinledi, derin bir nefes aldı ve büyük ağaca baktı...
Dedesinin öğüdü, kalbine kazınmış gibiydi...
(Kıssa hikâyelerden alıntı)
Çıkarım:
Bu öykü, yaşamın zorluklarının birer sınav değil, bizi daha güçlü ve dirençli kılan fırsatlar olduğunu anlatıyor.
Zorluklar yaşamın vazgeçilmez gerçekleridir...
Küçük yahut büyük sorunlar farkında olmadan bizleri terbiye eder. Deneyimler karşısında ya daha güçlü ve olgun biri oluruz yahut yıkılıp kalırız.
Ne olacağını kişilik yapısı, ruhsal ve zihinsel kapasite, çocukluktan gelen koşullanmalar, maneviyat, hayatı algılayış ve sosyal donanım gibi parametreler belirler...
Unutmayalım, mücadele etmekten korkmadığımızda, tıpkı o dışarıdaki fidan gibi, güçlü bir ağaca dönüşebiliriz...