Hava Durumu

15 TEMMUZ VE CEVABI VERİLMEYEN SORULAR 8

Yazının Giriş Tarihi: 19.09.2022 16:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.09.2022 16:23

Darbenin olduğu gece herkesten bahsederler de, ülkenin iç asayiş ve güvenliğinden sorumlu içişleri bakanı kimdi? O gece neredeydi? Kimse sormaz. Çünkü o gün içişleri bakanlık koltuğunda oturan zatın bakanlığı sırasında, ülkede meydana gelen bir sürü hadise, tehlikenin yaklaştığını adeta haykırıyordu. Bu zat bakan olduğu sırada, HDPlilerle birlikte aynı karede Dolmabahçe mutabakatını imzalarken görüyoruz. Google’da Dolmabahçe mutabakatı diye yazarsanız bu resmi açıkça görebilirsiniz. 103 kişinin öldüğü Ankara garı önündeki patlama,  28 kişinin olduğu genel kurmay sokaktaki bomba yüklü kamyonun patlaması, 36 kişinin öldüğü Kızılay yürüyüşü, 34 kişinin öldüğü Suruç olayları, 11 kişinin öldüğü Sultan Ahmet Meydanı canlı bomba eylemi, Atatürk meydanındaki Sanlı bomba eylemi, 42 kişinin öldüğü Atatürk havalimanı baskını hep bu zatın bakan olduğu üç yıllık süre içinde meydana gelmiştir. Kaldı ki kendisi de darbeden sonra verdiği bir demecinde operasyonlar sürerken, 81 ilin 74 emniyet müdürünün, daire başkanlarının, FETÖ destekçisi olduğunu, 7000 istihbaratçıdan 6500 ünün FETÖ mensubu olduğun bir bakan olarak söyleyen kişidir. Bütün bu başarısızlıklarına rağmen bu zatı partinin üst kurumlarında yer verilmiş, halende milletvekili olarak taltif edilmiştir. Bu bilgiye internet ortamından ulaşmak da mümkündür.

Yine AK Parti milletvekili, Şaban Dişli’nin kardeşi olan Tuğgeneral Mehmet Dişli, ihtilal de genel kurmay stratejik dönüşüm daire başkanı iken ÇATI davasında 141 yıl hapis cezası almasına rağmen, milletvekili olamayınca Lahey Büyükelçiliğine atanmış ve halen bu görevdedir. Bugün normal vatandaşın birinci dereceden değil de ikinci dereceden akrabalarından birisi Fetö davalarından yargılanıyor ise,işe dahi alınmazken, alınanların iş akdi sonlanırken, bazı siyasetçilere dokunulmaması, onu geçtik taltif edilmeleri düşündürücü değil mi?

Hele hele darbe akşamı makamında bulunan genel kurmay başkanı olan zatın düştüğü vahim durum. Basından takip ettiğimiz kadarı ile darbe akşamı, üç beş darbeci çapulcu, ordumuzun  en öenmli kurumu olan genel kurmay başkanlığını basıyor, başkanı yaka paça derdest edip merkezleri akıncı üssüne götürüyorlar. Bu makamı doldurduğu zanneden bu zat da hiç direniş göstermeden teslim oluyor. Öbür taraftan da bir kahramanlık abidesi olan astsubay Ömer Halisdemir’in heybeti duruşu...  özel kuvvetler komutanı Zekai Sakallı Paşanın emriyle, şehit olacağını bile bile darbeci tuğgeneral Semih Terziyi öldürüyor. Oradakiler de hemen oracıkta Ömer Halisdemir’i şehit ediyor. Bir tarafta en ufak bir zorlama anında teslim olan bir genelkurmay başkanı, öbür tarafta bile bile vatanı için ölen bir astsubay Ömer Halisdemir. Bunlardan hangisine Mehmetçik diyeceğiz? Hangisi Mehmetçik unvanını hak ediyor? Sizler karar verin.

Hani Ziya Paşaya atfedilen bir dize vardır... Merdi kıpti şecaat arz edeyim derken sirkatini söyler diye biz söz vardır. Bu zatın 18 Aralık 2018 yılındaki milli savunma bakanlığı bütçesi konuşmasına bakarsanız, bu kutsal makamın kimlerin elinde kaldığına hayret edersiniz. Milletvekili özgür özelin sorusuna verdiği cevap da aynen şöyle, 20 30 sıraları o alçaklar içeriye girdiler. Kafamıza tabancayı dayadılar. Başımıza geçeceksin dediler. Yatağa yattığınız zaman düşünün! Kafanıza tabanca dayasalar hanginiz hayır diyebilirsiniz? Bu sözü samimi olarak söyleyen zatın başına bir düşman askeri silah dayarsa can korkusu ile hemen teslim bayrağını çekecek öylemi? o zaman her başına silah dayanan komutan hemen teslim olacaksa vay bu milletin haline!.. Bu ordunun haline!.. Devam edecek

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.