Hava Durumu

ÖZELLEŞTİRME HAYALİMİZ (2)

Yazının Giriş Tarihi: 12.02.2022 13:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.02.2022 13:20

Türkiye’de özelleştirilen bir sürü stratejik önemi olan tesisler de yabancı yatırımcıya satılmıştır. O zaman daha önemli bir sorun ortaya çıkmaktadır. Zira özelleştirilen tesisi satın alan yabancılar, ürettikleri malın ihracatı yoluna gitmiyor. Tersine ithalata yöneliyor. Bu durumda ithalat-ihracat gelirleri arasındaki makasın genişlemesine sebep oluyor. Örneğin, şöyle bir büyük alışveriş merkezlerine gittiğimizde, gördüğümüz manzara, satılan ürünlerin, %70 den fazlasının yabancı ithal ürünler olduğunu görürsünüz. Yatırımcı kendi ülkesinin ürettiği malları ithal ederek, yurt içinde satarak, elde ettikleri büyük karları da ülkelerine transfer ediyor. Bu durum ülkenin cari işlemler dengesini de olumsuz yönde etkilemiştir.

Özelleştirme girişiminde bulunacak iktidarlar, kamuoyunun tepkisinden çekindikleri için, medya ve basın organlarında algı operasyonu yaparak, ülke ekonomisine sokacakları kazığın sivriliğini halka göstermemek için hemen, özelleşecek fabrikaların zarar ettiğini bütçeye yük olduğunu satılması gerektiğini, parasıyla ekonomiye yeni katkılarının olacağını, çalışanların işlerine devam edeceklerini, kalitenin artacağını ve mal fiyatlarının ucuzlayacağını devamlı olarak empoze etmeye çalıştıklarını görürüz. Şimdiler de olduğu gibi ülkemizin savaş ortamı nedeniyle halkın görüş ve fikrini bu savaşa yönelttiği bir ortamda, halkın bu özelleştirmeye gerekli tepkiyi göstermeyeceğini düşünen iktidar, birdenbire elde kalan şeker fabrikalarının özelleştireceklerini ortaya attı. Eğer halk gerekli tepkiyi göstermezse bu fabrikalar da birer birer özelleştirilecektir. Şeker fabrikalarının özelleştirme sebeplerine bakılırsa yine daha önceki teranelerin aynısı…

Eskilerin bin bir emekle kurdukları şeker fabrikalarının alelacele özelleştirilmesinin olumsuz sonuçlarını, iki sene kadar önce ortaya çıkan Covid salgınında gördük ve yaşadık. Salgın sırasında antiseptik olarak kullanmak zorunda kaldığımız, kolonya ham maddesinin temininde açıkça gördük. Eğer elde kalan üç beş şeker fabrikası olmasaydı, insanlarımızı virüsün olumsuz etkilerinden koruyacak dezenfektan bulamayacaktık.

Özelleştirmeyi savunanlara göre; özelleştirmeden elde edilen paralar ekonomiye katkı da bulunacak, yeni yatırımlarla işsizliğin önüne geçilecekti. Bu iddia tamamıyla yanlış ve gerçeklerden uzaktı. Aksine özelleştirme sonunda satılan fabrikalarda çalışanlar, gözyaşlarına bakılmaksızın kapı dışarı edilmiş, üstelik işten çıkarılanların o güne kadar ki tazminatları devlet tarafından ödenmiş, emekliliği gelmeyen işçiler de başka devlet kurumlarına aktarılarak, çalışmadan ücret ödeme yoluna gidilmiştir. Resmi verilere göre de özelleştirme sonucu otuz bine yakın işçi işini kaybetmiştir. Öte yandan özelleştirmeden elde edilen gelirler, özelleştirme mağdurlarına iş alanı yaratmak için kullanılmamıştır. Yatırıma dönüşmesi gereken özelleştirme gelirleri, hazine hesapları içinde adeta buharlaşıp gitmiş israf edilmiştir.

Pekâlâ özelleştirme sonucu fiyatlarda bir gerileme olmuş mu? Hayır! Bu sorunun cevabı da pek iç acıcı değildir. Özelleştirilen işletmelerden her ay gelen faturaları incelerseniz, fiyatların devamlı artış trendi gösterdiğini görürsünüz. PTT özelleştirilmiş, elektrik dağıtım özelleştirilmiş, petrol rafineleri özelleştirildi bugüne kadar hiç fiyatlarında düşüş gördünüz mü? Aksine elektrik, su, petrol telefon fiyatları devamlı artarak bugün astronomik seviyelere ulaştı.

Şurası da açıkça anlaşılmıştır ki; iktidarların özelleştirme politikaları, halkın alın teri olan mal varlıklarını, özel sektöre peşkeş çektirilmesi üzerine inşa edilmiştir. Halkın malı değerinin üçte biri fiyatına yandaş zenginlere aktarılmıştır. Örneğin özelleştirme tarihinde yetmiş milyonluk bir Türkiye’nin TELEKOM A.Ş si 11.909 milyar dolara satılmıştır. Aynı sene 33 milyon nüfusa sahip FAS’ın telefon şirketi MAROC TELEKOM un değeri ise 13,5 milyar dolara gitmiştir. Sadece bu kıyaslama bile Türk TELEKOM A.Ş nin satış değeri hakkında bize fikir verebilir. Üstelik devlet için stratejik önemi haiz işletmeleri satın alan özel sektör, devlet bu işten el ayak çektiğinden tekelleşme yoluna giderek, fiyatları da istediği gibi ayarlama yoluna gittiler. Üstelik elektrik A.Ş de olduğu gibi bazı özel şirketler, kurumun getirdiği karları kendi karlarına aktardılar. Zararını ise bu milletin üzerine yamadılar. TEK in özelleştirilmesinde olduğu gibi. TEK’in özelleştirilmesi tamamen başlı başına incelenmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Zira Türkiye de en büyük elektrik üreticisi devlettir. Eskiden beri, barajları, elektrik santrallerini kuran devlettir. Ürettiği bu elektriği vatandaşın kapısına kadar getiren dağıtım ve isale hatlarını kuran devlettir. Devlet elektriği üretiyor ve bugüne kadar sattığı elektriğin parasını topluyor da ne oldu da bundan yedi sekiz sene önce para toplama işini özel bir şirketlere havale etti. Kaldı ki bu para toplama işini yapan özel şirket, sattığı elektriğin karına ortak   da zararından sorumlu değil. Her ay elektrik faturalarını elimize aldığımızda kayıp kaçak bedeli adı altında her aboneden yüklü miktarlarda para alındığını görüyoruz. Yani hırsızın verdiği zararı, namuslu vatandaşlar ödüyor. Bugün Güneydoğudaki vilayetlerin, ilçe ve köylerinin çoğu kullandığı elektriğin parasını ödemiyor. Bu oran ortalama %70 ler civarındadır. Şirketler güneydoğu vilayetlerinden tahsil edemedikleri bu meblağları faturalarında kayıp kaçak bedeli adı altında, faturasını zamanında ödeyen namuslu vatandaşlara yüklüyor ve bu haksızlığa ve soyguna da hiç kimse ses çıkarmıyor. Aslında elektrik dağıtımında meydana gelen kayıp ve kaçaklar işletmenin kendi riskidir. Bunun denetimini yapmak, hırsızlık yaparak elektriği kullananları takip etmek şirketlerin sorumluluğunda olması gerekir. Şirket kar ederken bize bir kâr payı vermediğine göre, peki zarar edince bu zarar neden bize yansıtılıyor? Kayıp kaçak bedeli namuslu vatandaşa bir zulümdür. Ama maalesef Türkiye de bu zulme dur diyecek bir makam da göremedik, göremiyoruz.

                              Devam edecek...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.