Buraya kadar yazdıklarımız, aslında büyük Ortadoğu projesinin birinci ayağı idi. Suriye’nin dağılıp bölünme aşamasına gelinince, üst akıl dediğimiz Siyonist yapı, İsrail’in güvenliğini teminat altına alabilmek için, öncelikle kendine rakip gördüğü rejimleri önce zayıflatmak ve sonra da bölmek suretiyle yutulabilir lokmalar getirebilmek için, kurup büyütüp beslediği terörist grupları aniden piyasaya çıkardı. Irak’ın dağılmasında sonra Suriye’nin kuzeyinde meydana gelen olayları bir hatırlayalım. ABD, yedek de tuttuğu sözde İslamcı bir örgüt olan IŞID’i silahlandırarak, Suriye’nin kuzeyinde piyasaya sürdü. Tamamı paralı askerlerden oluşan bu örgüt çok kısa bir sürede, Suriye’nin kuzeyinde bulunan yerleşim bölgelerine saldırarak ele geçirdi. IŞID güya şeriatçı bir örgüt gibi gösterilerek katı bir dini tutumla ve çeşitli bahanelerle insanlara zulmederek, kafa kesme ayinleri de medyaya servis edilerek halkın içine korku salarak, Türkiye göç etmek zorunda bırakıldı. Yerel halk yerlerini ve yurtlarını terkederek ülkemize göçe başladı. İktidarımız da sağolsun. “Ensar Muhacir” argümanı ile sınırlarımızı açınca, beş milyondan fazla Suriyeli, Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı.
Fizikteki bileşik kaplar misali, tabiat boşluk kaldırmayacağından, Suriye’den göç edenlerin yerlerine YPG adı altında güney sınırımıza PKK yı konuşlandırdı. İŞİD denilen bu örgüt görevini tamamlayınca da militanları, Hatay sınırımızın yanındaki İDLİP denilen bölgeye yerleştirildi. Saman alevi gibi birdebire ortaya sürülen bu örgüt geçici olarak İDLİP’ de, ileri de kullanılmak amacıyla dondurularak buzdolabına konuldu. Bu sırada Türkiye-, ABD ortaklığı ile “eğit-donat-gönder” metodu ile silahlandırılan ÖSO dediğimiz Özgür Suriye ordusunun merkezi de İDLİP teydi. Suriye’de YPG ye alana açmak amacıyla var olan bütün selefi örgütler, Nusra, Ensarüddin cephesi, Ceyşünne, Liva el hak, Nureddin Zengi hareketi gibi tüm örgütler İDLİP’E kaydırıldı. Böylece bugün on beş gün gibi kısa bir zaman diliminde, Esat ordusunu hiçbir mukavemeti olmadan Şam’a kadar ilerleyecek ve Esad’ı tahtan indiren HTŞ denilen, HEYETİ Tahrir el Şam Kurtuluş hareketinin temelleri de atılmış oldu.
Televizyonlar da adını duyduğumuz, bu örgüt, selefi cihad örgütlerinin bir araya gelerek ,28 Ocak 2017 de COLANİ ‘NİN başkanlığında kurdukları bir örgüttür. Örgüt kurulduktan iki ay gibi sonra ABD 11 MART 2017 de bu örgütü terör örgütü olarak tanıyarak, terör örgütleri listesine aldı. Örgüt lideri COLANİ’nin başına da 10 milyon dolar ödül koydu. Daha sonra 23 Mayıs 2018 de Kanada, 31. Ağustos 2018 de Türkiye ve Rusya HTŞ’yi terör örgütü olarak tanıdılar.
Bir çok ülke HTŞ’yi terör örgütleri listelerine almaları ve liderleri başına ödül koymalarına rağmen hiçbirisi, ciddi mana da bir yaptırımlar da bulunmadılar. Aksine silah, para ve teçhizat yardımı yaparak, kendilerine bende olmuş bir kul halinde el altından destek de bulundular. Zira bugünkü sayıları gazete manşetlerine bakılırsa yirmi bin civarında olan bir örgütten bahsediyoruz. Ellerindeki silah ve mühimmata bakılırsa, hepsi de tam teçhizatlı, altılarında binlerce pikaplar, zırhlı araçlar, ağır silahlarla donatılmış vaziyette…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
RECEP ACAR
SURİYEDE BUGÜNE NASIL GELİNDİ? (3)
Buraya kadar yazdıklarımız, aslında büyük Ortadoğu projesinin birinci ayağı idi. Suriye’nin dağılıp bölünme aşamasına gelinince, üst akıl dediğimiz Siyonist yapı, İsrail’in güvenliğini teminat altına alabilmek için, öncelikle kendine rakip gördüğü rejimleri önce zayıflatmak ve sonra da bölmek suretiyle yutulabilir lokmalar getirebilmek için, kurup büyütüp beslediği terörist grupları aniden piyasaya çıkardı. Irak’ın dağılmasında sonra Suriye’nin kuzeyinde meydana gelen olayları bir hatırlayalım. ABD, yedek de tuttuğu sözde İslamcı bir örgüt olan IŞID’i silahlandırarak, Suriye’nin kuzeyinde piyasaya sürdü. Tamamı paralı askerlerden oluşan bu örgüt çok kısa bir sürede, Suriye’nin kuzeyinde bulunan yerleşim bölgelerine saldırarak ele geçirdi. IŞID güya şeriatçı bir örgüt gibi gösterilerek katı bir dini tutumla ve çeşitli bahanelerle insanlara zulmederek, kafa kesme ayinleri de medyaya servis edilerek halkın içine korku salarak, Türkiye göç etmek zorunda bırakıldı. Yerel halk yerlerini ve yurtlarını terkederek ülkemize göçe başladı. İktidarımız da sağolsun. “Ensar Muhacir” argümanı ile sınırlarımızı açınca, beş milyondan fazla Suriyeli, Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı.
Fizikteki bileşik kaplar misali, tabiat boşluk kaldırmayacağından, Suriye’den göç edenlerin yerlerine YPG adı altında güney sınırımıza PKK yı konuşlandırdı. İŞİD denilen bu örgüt görevini tamamlayınca da militanları, Hatay sınırımızın yanındaki İDLİP denilen bölgeye yerleştirildi. Saman alevi gibi birdebire ortaya sürülen bu örgüt geçici olarak İDLİP’ de, ileri de kullanılmak amacıyla dondurularak buzdolabına konuldu. Bu sırada Türkiye-, ABD ortaklığı ile “eğit-donat-gönder” metodu ile silahlandırılan ÖSO dediğimiz Özgür Suriye ordusunun merkezi de İDLİP teydi. Suriye’de YPG ye alana açmak amacıyla var olan bütün selefi örgütler, Nusra, Ensarüddin cephesi, Ceyşünne, Liva el hak, Nureddin Zengi hareketi gibi tüm örgütler İDLİP’E kaydırıldı. Böylece bugün on beş gün gibi kısa bir zaman diliminde, Esat ordusunu hiçbir mukavemeti olmadan Şam’a kadar ilerleyecek ve Esad’ı tahtan indiren HTŞ denilen, HEYETİ Tahrir el Şam Kurtuluş hareketinin temelleri de atılmış oldu.
Televizyonlar da adını duyduğumuz, bu örgüt, selefi cihad örgütlerinin bir araya gelerek ,28 Ocak 2017 de COLANİ ‘NİN başkanlığında kurdukları bir örgüttür. Örgüt kurulduktan iki ay gibi sonra ABD 11 MART 2017 de bu örgütü terör örgütü olarak tanıyarak, terör örgütleri listesine aldı. Örgüt lideri COLANİ’nin başına da 10 milyon dolar ödül koydu. Daha sonra 23 Mayıs 2018 de Kanada, 31. Ağustos 2018 de Türkiye ve Rusya HTŞ’yi terör örgütü olarak tanıdılar.
Bir çok ülke HTŞ’yi terör örgütleri listelerine almaları ve liderleri başına ödül koymalarına rağmen hiçbirisi, ciddi mana da bir yaptırımlar da bulunmadılar. Aksine silah, para ve teçhizat yardımı yaparak, kendilerine bende olmuş bir kul halinde el altından destek de bulundular. Zira bugünkü sayıları gazete manşetlerine bakılırsa yirmi bin civarında olan bir örgütten bahsediyoruz. Ellerindeki silah ve mühimmata bakılırsa, hepsi de tam teçhizatlı, altılarında binlerce pikaplar, zırhlı araçlar, ağır silahlarla donatılmış vaziyette…