Hava Durumu

TATİLİMİZ VE TURİZM POLİTİKAMIZ(1)

Yazının Giriş Tarihi: 30.07.2022 15:19
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.07.2022 15:19

Havalar ısındı… İnsanlar tatil moduna girmeye başladılar… Tüketim sektörünü harekete geçiren, otel motel ve tatil köyü reklamları nedeniyle, aileler niyeti olmasa bile, evdekilerin teşviki ile “tatile nereye gitsem” şeklinde akıllarda bir tatil olgusu da yerleşmiş durumda… Yıl boyunca hayat gailesi içinde, emeğini ve alın terini döken insan, istiyor ki, on bir ay yaşadığı stres ve monoton hayattan uzaklaşıp, rahat ve huzur içinde, sorunlarından uzak bir yerlere gitmek istiyor. İki seneden beri insanlara mahkum hayatı yaşatan salgın hastalık, çalıştığı işyerinin stresi, birde bunun üzerine son zamların zihinlerde meydana getirdiği tahribatı da eklersek, insanda tatil yapma ihtiyacı daha da  artıyor. Güneşin sıcak yüzünü gösterdiği şu günlerde hepimizin aklına “şöyle bir tatile çıksam da, on bir ayın yorgunluğunu, gamını kasavetini geride bırakarak, sorunlardan uzak bir yerde tatil yapsam” şeklinde hayaller zihnimizden geçmektedir. Hele bu beklentiye bir de evdekilerin baskısı eklendin mi kendimizi tatil yapmaya mecbur hissediyoruz.

Günümüzde çoğu ailenin yapmak istediği tatil maceraları bir özenti ürünü olmuştur. Bunaltıcı sıcak da yorgun argın evine geldiğinde, hanımın ve çocuklar ağlamaklı bir vaziyette ne oldu diye sorduğumda “Daha ne olsun komşularımız Haticeler, Nazifeler lüks bir otelde tatile gittiler, biz burada çakılıp, kaldık! Eşin dostun gözüne görünecek halimiz kalmadı! Biz ne zaman tatile çıkacağız? Diyerek feveran etmeye başlayınca, ağızları sussun diyerek evin reisi olarak, tatile çıkmak zorunda kaldığımız çok olmuştur.

Yerli turist için son senelerde yıldızlı otellerde bir hafta dört başı 1 hafta mamur bir tatil yapmak işçi, normal memur ve emekli için bir hayal oldu. En düşük bir pansiyonda bile bir haftalık tatil masrafı beş kişilik bir aile için asgari yirmi bin lirayı geçer. Asgari ücretli için beş aylık bir maaş demektir. Belki çoluk çocuğun zorlamasıyla tatile çıkarsın ama dönüşünde bir yıl o parayı ödemeye çalışırsın.

Bugünler de tatil beldelerine giderek dinlenmek artık lüks olmuştur. Bu ekonomik şartlarda ve fiyat politikası ile, atalarımızın kanlarını döktükleri, canlarını verdikleri yerlerden faydalanmak, dün savaştığımız ülkelerin insanlarına kaldı. Devamlı olarak yerli turist aleyhine işleyen hükümetlerin bugünkü turizm politikaları böyle devam ederse, sahillerimiz cennet koylarımız da yaşamak, dışarıdan gelen turistlere kalacaktır. Eh hükümetimiz para ile vatandaşlık satmaya başladığı için de, çok değil beş on sene sonra mülkiyetlerinin de yabancıların eline geçmesi mukadderdir. Topraklarını Yahudiye sattı diyerek kınadığımız Filistinlilerin durumuna düşmeyeceğimizi kim garanti edebilir?

Zira resmi turizm politikamız yerli turistin aleyhine yabancıların lehine kullanılmak üzere kurgulanmıştır. Tamamen bir rant  düzeni işler. Döviz getirecek diyerek turizmci ülkenin en güzel yerlerini işgal eder, çok büyük teşviklerle alır, kendi öz sermayesine dokunmadan arsa devletten, kredi beş sene ödemesiz, gerekirse sıfır faizle kredi teşviki alarak işletmesini kurar, bu yetmezmiş gibi dövizle konaklama fiyatlarını serbestçe belirler. Fiyat politikasına kimse karışmaz, karışamaz. Bursamızı her türlü ağaç ve endemik bitkilerle bezenmiş, yemyeşil bir Uludağ eteğinde kurulmuştur.Lakin bizler faydalanamıyoruz. Sırf döviz gelsin diye, oksijenin en bol olduğu yüksekliğe de bir sürü turistik dediğimiz otellerin yapılmasına izin verilmiştir. Önceleri bu otellere yerel halk gelecek sıhhat bulacak diye inşa edilen bu otellerde değil yerel halk, normal T.C vatandaşlarının dahi kalamayacağı bir yer haline dönüşmüştür. Yerel halk olarak kışın karın keyfini çıkarayım diyerek bir otel de gecelemeye kalsan dört beş bin TL yi  gözden çıkarman gerekir. Yerel halktan da bir geceliğine bu parayı verebilecek bir babayiğit olduğunu da zannetmiyorum. Zira bu otellerde belirlenen  konaklama ücretleri, tamamen toplumun en üst kesimleri için belirlenir. Tamamen rant odaklı oldukları içinde,  işletme üç ay çalışır.  Üç aylık kazancı ile de işletme sahipleri krallar gibi yaşar. Akdeniz bölgesinde ise turizm sezonu en fazla beş altı aydır. Otel sahipleri işçiyi altı ay çalıştırır. Sezon sonu  kapı dışarı atar. Hiçbiri yatak fiyatlarını indireyim de, sezon dışında yerli turist gelsin hem işletmem devam etsin ve hem de işçilerim işsiz kalmasın diye düşünmez. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiyedeki gibi üç beş ay çalışıp da kalan günleri lüks içinde geçiren bir sektör göremezsiniz.

 Devam edecek…

 

      

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.