Türkiye’nin Filistin ile ne alakası var diyenlere bir sorum var.

Sizce Türkiye’nin sınırları nereden başlar?

Bu kadim topraklarda yaşıyorsan ve üstünde vatan dediğin bir yapıya sahipsen eğer, bu toprakların psikolojik sınırlarını anlayabilmen ve iyice idrak edebilmen gerekir.

Anadolu öyle alelade isimlendirilmiş bir toprak parçası değildir. Dünyanın ana kucağıdır burası, başı sıkışan her mazlumun sığındığı limandır burası, kanının son damlasına kadar savaşarak çizilen resmi sınırlardır burası ve tüm bunların gölgesinde evlatlarına sahip çıkmak zorunda olan devlet yapılarının kurulduğu coğrafyanın adıdır Anadolu.

En çok bu toprakların insanları bilir zulmü, en çok bu toprakların insanları bilir savaşı, ölümü, yıkımı, öksüz yavruları bağrına basmaya en çok bu topraklarda şahit olmuştur dünya dediğimiz gezegen.

O yüzden Türkiye Cumhuriyeti’nin psikolojik sınırları dünyanın neresinde bir zulüm, bir kıyım, bir ezilen varsa orasıdır ve daima orası olmalıdır.

Filistin’den, Kosova’ya, Ukrayna’dan, Suriye’ye, Libya’dan, Karabağ’a, Kıbrıs’tan, Somali’ye, Çeçenistan’dan, Çin’e her bir toprak parçası bu ülkenin psikolojik sınırlarını içerisindedir.

Elbette bu sorumlulukların maddi ve manevi ağır kayıpları vardır ama anne olabilmek her şeyi göze alabilmektir.

Suçlu aramaya kalkarsan bulmak için çok sebep, çok neden var elbette ama, bu şu anda yaşanan trajedinin boyutlarını ufaltmıyor.

Bizler Anadolu isminin hakkını vermemiz için, dünden bugüne her zaman olmamız gereken yerde olmalıyız. Sessiz kalacağımız her bir zulüm, yarın uğrayabileceğimiz trajedinin en büyük sebebi olacaktır.

Mazlumun, ezilenin olmadığı ve çocukların ölmediği bir dünya hayali ile hepinize saygılarımı sunuyorum...