İyisi ile kötüsü ile bir seçim dönemi daha geçirdik güzel ülkemde. Halkımızın çoğunluğunun oyunu alanhalihazırdaki cumhurbaşkanımız, tekrar seçilerek alışık olduğu düzenine ve görevine beş sene daha devam edecek, kendisini bu vesile ile tebrik ederim.
 Belki de siyasi olarak hayatının en zor seçimlerinden birine giren sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, bu seçimden nasıl galip çıktı?
Bu ve bunun gibi onlarca soru sorulabilir.Mesela hortlayan enflasyona rağmen, gelir gider dengesizliğine rağmen, ilerleyen yaşının getirdiği olumsuzluklara rağmen, önüne geçilemeyen hayat pahalılığına rağmen nasıl oldu da yeniden seçildi?
 Muhalefet tabanının bir kısmına ‘oylar çalındı’ algısı yerleştirilmeye çalışılsa da, bu ülkenin muz cumhuriyeti olmadığını ve böyle bir durum varsa bile muhalefetin bunu gün yüzüne çıkartmakla görevli olduğunu anlatabilmek çok uzun sürmedi…
 Kanaatimce birçok olumsuzluğa rağmen, halkımızın güvenini kazanamayan bir muhalefet kanadı ve muhalefet adayı bu seçimlerin Recep Tayyip ERDOĞAN lehine sonuçlanmasının en büyük müsebbibidir.
  Öncelikle yaşı ilerleyen bir adayın karşısına daha yaşlı bir aday çıkartılmıştır, doğanın kanunlarına ters olan bu durum bile, başlı başına yeterli bir yanlıştır. Hiçbir sürünün lideri doğal seleksiyonda yerini kendinden daha yaşlı bir lider adayına bırakmaz.
Muhalefet kanadının adayı ve muhalefette en çok oy alan parti olan CHP, yapılan siyasi stratejik hatalar ile başlayan, uzun yıllar iktidar partisinde siyaset yapanları ve dışlananları yanına alıp halka kurtuluş simgesi gibi göstermek ile devam eden, ekonominin düzeltilmesi hususunda tabiri caizse sine-i millete dönmeye çalışmak yerine küresel güçlerin kapısına gidip boy boy görüntü vermekle çığırından çıkan, kendi görüşlerini savunanları dışarıda bırakıp, kuruluş felsefesi ile bağdaşmayanları yanına toplamakla da tabutuna son çiviyi çakmıştır…
 Bu seçim sonuçlarının tek bir gerçeği vardır ki, muhalefet kanadı ülke yönetimini altın tepside kazanan adaya sunmuştur. Tabi ki gösterilen performans ve politikalar göz ardı edilemez olsa da büyük ölçüde sebep ve sonuç bu yönde gelişmiştir.
 Efendim ‘biz hakkımızı helal ediyoruz’, ‘çok çalıştı’, ‘ayakları yara oldu’, ‘tarihi oy aldı’, ‘pirom sana can feda’ gibi, beklenti içerisinde olanların, partizanlıklarının veyamezhepdaşlıklarının duygusallığına kapılanların bu sözlerini ve düşüncelerini tekrar tekrar gözden geçirmeleri gerektiğine inanıyorum ve buna davet ediyorum.
Elbette her emeğe saygımız sonsuzdur. Bu süreçlerde emeği geçen, ülke menfaati adına çalışan tüm insanlarımıza sonsuz teşekkür ederim. Fakat başarıya götürememiş emek, boşa çekilmiş kürek gibidir. Bir gıdım yol kat ettirmez. Değiştirmeden devam etme düşüncesinde olan her yurttaşa diyorum ki ‘değişim ve dönüşüm bütün yaşamın değişmeyen tek gerçeğidir’. Demokratik ülkelerin seçimlerinde her zaman adımlarını daha iyi atanlar ve kendini halka daha iyi anlatabilenler kazanır. O yüzden muhalefetin bu kriterlere uyan birilerini lider edinmesi gerekir diye düşünüyorum.
 Kısa bir seçim değerlendirmesinin ardından son olarak da, siyasetin gergin havasına kendisini kaptıran seçmenlerimize de bir şeyler söylemek isterim.
Seçim sorumluluğu elbette bir vebaldir. Bir ülkenin kaderini tayin eden konuda tercih yapmak ne kadar onurlu bir davranışsa, bunu yaparken propagandasını yapmaya çalıştığınız görüşün karşısındaki görüş ile ilgili takındığınız üslup, sevdiklerinizi ve dostlarınızı incitmek noktasına geliyorsa o kadar onursuz bir davranışa ve özel hayatınızdaki kişiliğinize zarar veren bir anlayışa dönüşür.
 Şimdi seçimler bitti…Gerek sosyal medyalarda, gerek dost sohbetlerinde kırdığınız insanlar varsa gidin onların gönüllerini tamir etmeye çalışın, zira çok önemli karakterler değilseniz, cenazenize savunduğunuz siyasiler değil, o kırdığınız insanlar gelecek…
Hepinize Denizin Dibi Köşesinden;
 Saygılarımla…