Tekrar genç olsaydım yeni bir dil öğrenirdim, kütüphanelerden çıkmaz kitaplarla doldururdum zihnimi.
Bir daha dünyaya gelsem, yeni hobiler edinirdim, daha sağlıklı yaşar, hayatıma daha fazla önem gösterirdim.
Bu cümlelerden birini bile dile getirmiyorsanız ne mutlu size, lâkin çevremizde büyük bir çoğunluk hayatını bu şekilde cümleler üzerine kurar, bu bahanelerle yaşlanır, mazeretleri onlara yoldaş olur.
Bazıları ise Jorges Luis Borges’in Anlar şiiri gibi yaşar hayatını, bir sonraki hayatındaki değişimlere hayal kurar, bu dünyadan her an gidebileceğinin farkındadır çünkü.
Eskiye kıyasla, bilgiye erişimin saniyeler sürdüğü, yabancı kütüphanelerdeki kitaplara, dosyalara, arşivlere bile bilgisayar üzerinden erişilebildiği bir çağda, üzerinden tembelliği atmakta zorlanmaktadır insanlık.
Her yaşında yeni uyanmış gibidir insan. Esner, gerilir, ayılmayı bekler. Sağa döner, sola döner, gözlerini ovar. Doğrulup saatine baktığında ise, akan saniyeler değil, senelerdir.
Sorumluluk arttıkça, insan kendisine yatırım yapmayı bırakır. Yeni bir bilgi öğrenmeyi erteler, hobi edinmeyi uygun bulmaz, okumak için ise vakti olmadığını iddia eder.
Sorumluluk azalıp yaş artınca ise, artık işin geçtiğini, bu saatten sonra yeni bir bilgiye, hobiye, alışkanlığa ihtiyacının olmadığını öne sürer.
İnsan, yaşının arttığında ölümünün yaklaştığını düşünür. Yaş almak ve ölüm birbiriyle bağlantılı gözükür her zaman. Tam bu noktada, Einstein’ın sarf ettiği sözü söylemek gerekir; ‘Öğrenmeyi bıraktığında, ölmeye başlarsın’’.
Dilimizde bulunan öğrenmenin yaşı olmaz atasözü Tolstoy’un bisikleti kavramı ile eş anlamlıdır diyebiliriz.
İleriki yaşlarına kadar edebiyatla iç içe olan, okuyan, yazan ve edebiyatı besleyen bir yazar olan Tolstoy, 67 yaşındayken, 7 yaşındaki oğlunu kaybeder. Henüz yas tutmasının üzerinden bir ay geçmişken, Moskova Bisiklet Severler Derneği Tolstoy’a bir bisiklet hediye eder.
Kendi başına, düşe kalka bisiklet sürmeyi öğrenir. Yaşlı bedeniyle, uzun beyaz sakalıyla evinin bahçesinde bisikletiyle tur atar.
67 yaşında iken bile insan bilgi hazinesini zenginleştirebiliyorken, becerilerine yenilerini ekleyebiliyorken, insanın otuzlu yaşlarından sonra kendisine yatırım yapmayı bırakmasının sebebi nedir?
Hayat emeklemeden son nefese kadar öğrenme, bilgilenme ve gelişme savaşıdır. Bu savaşı mola verdiğinizde, soluklanmaya karar verdiğinizde kaybedersiniz…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
UMUT ALINTAŞ
TOLSTOY’UN BİSİKLETİ
Tekrar genç olsaydım yeni bir dil öğrenirdim, kütüphanelerden çıkmaz kitaplarla doldururdum zihnimi.
Bir daha dünyaya gelsem, yeni hobiler edinirdim, daha sağlıklı yaşar, hayatıma daha fazla önem gösterirdim.
Bu cümlelerden birini bile dile getirmiyorsanız ne mutlu size, lâkin çevremizde büyük bir çoğunluk hayatını bu şekilde cümleler üzerine kurar, bu bahanelerle yaşlanır, mazeretleri onlara yoldaş olur.
Bazıları ise Jorges Luis Borges’in Anlar şiiri gibi yaşar hayatını, bir sonraki hayatındaki değişimlere hayal kurar, bu dünyadan her an gidebileceğinin farkındadır çünkü.
Eskiye kıyasla, bilgiye erişimin saniyeler sürdüğü, yabancı kütüphanelerdeki kitaplara, dosyalara, arşivlere bile bilgisayar üzerinden erişilebildiği bir çağda, üzerinden tembelliği atmakta zorlanmaktadır insanlık.
Her yaşında yeni uyanmış gibidir insan. Esner, gerilir, ayılmayı bekler. Sağa döner, sola döner, gözlerini ovar. Doğrulup saatine baktığında ise, akan saniyeler değil, senelerdir.
Sorumluluk arttıkça, insan kendisine yatırım yapmayı bırakır. Yeni bir bilgi öğrenmeyi erteler, hobi edinmeyi uygun bulmaz, okumak için ise vakti olmadığını iddia eder.
Sorumluluk azalıp yaş artınca ise, artık işin geçtiğini, bu saatten sonra yeni bir bilgiye, hobiye, alışkanlığa ihtiyacının olmadığını öne sürer.
İnsan, yaşının arttığında ölümünün yaklaştığını düşünür. Yaş almak ve ölüm birbiriyle bağlantılı gözükür her zaman. Tam bu noktada, Einstein’ın sarf ettiği sözü söylemek gerekir; ‘Öğrenmeyi bıraktığında, ölmeye başlarsın’’.
Dilimizde bulunan öğrenmenin yaşı olmaz atasözü Tolstoy’un bisikleti kavramı ile eş anlamlıdır diyebiliriz.
İleriki yaşlarına kadar edebiyatla iç içe olan, okuyan, yazan ve edebiyatı besleyen bir yazar olan Tolstoy, 67 yaşındayken, 7 yaşındaki oğlunu kaybeder. Henüz yas tutmasının üzerinden bir ay geçmişken, Moskova Bisiklet Severler Derneği Tolstoy’a bir bisiklet hediye eder.
Kendi başına, düşe kalka bisiklet sürmeyi öğrenir. Yaşlı bedeniyle, uzun beyaz sakalıyla evinin bahçesinde bisikletiyle tur atar.
67 yaşında iken bile insan bilgi hazinesini zenginleştirebiliyorken, becerilerine yenilerini ekleyebiliyorken, insanın otuzlu yaşlarından sonra kendisine yatırım yapmayı bırakmasının sebebi nedir?
Hayat emeklemeden son nefese kadar öğrenme, bilgilenme ve gelişme savaşıdır. Bu savaşı mola verdiğinizde, soluklanmaya karar verdiğinizde kaybedersiniz…