Hava Durumu

#Şiddet

Yeni Marmara Gazetesi - Şiddet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Şiddet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bakıcı 1.5 Yaşındaki Kız Çocuğuna Şiddet Uyguladı Haber

Bakıcı 1.5 Yaşındaki Kız Çocuğuna Şiddet Uyguladı

Aydın'ın Efeler ilçesinde 1.5 yaşındaki kız çocuğuna uyguladığı şiddet eve yerleştirilen güvenlik kamerasına yansıyan bakıcı H.K., ailenin şikayeti üzerine gözaltına alındı.  Edinilen bilgiye göre, Adnan Menderes Mahallesi'nde yaşayan O.Ö.K ve M.K. çifti bir buçuk yaşındaki kızları R.K.'ya bakıcı bulmak için 4 ay önce ilan verdi. İlan üzerine başvuruda bulunup işe başlayan bakıcı H.K, çocuğa bakmaya başladı. Aile, bir süre sonra çocuklarının davranışlarında saldırgan tavır, geceleri sabahlara kadar süren ağlama krizi ve vücudunun çeşitli yerlerindeki morartılar görülmesi üzerine eve güvenlik kamerası yerleştirdi. Kameranın yerleştirildiği ilk gün, bakıcının çocuğa şiddet uyguladığı ortaya çıktı. Güvenlik görüntülerinde, bakıcının bir buçuk yaşındaki çocuğa sözlü ve fiziki şiddet uyguladığı anlar yansıdı. Görüntüleri izleyen aile, emniyete gidip bakıcıdan şikayetçi oldu. Güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesinin ardından, polis tarafından bakıcı H.K. gözaltına alındı.  Olaya ilişkin konuşan baba O.Ö.K., "Kızımız bir buçuk yaşında. 4 ay önce çocuğumuza H.K. bakmaya başladı. Çocuğun davranışında saldırgan tavırlar, gece ağlama krizleri yaşamaya başladı. Sabahlara kadara süren ağlama krizleri ve vücudunun çeşitli bölgelerinde morartılar görünce eve bir kamera yerleştirdik. Kamerayı yerleştirdiğimiz ilk gün bu görüntüleri izledik. Hemen görüntülerle birlikte emniyete gidip bakıcıdan şikayetçi olduk. Bakıcı gözaltına alındı" dedi. 

Kendisinden Ayrılmak İsteyen Kıza ‘Seni döve döve öldüreceğim' Deyip Önce Gezdirdi Sonra İşkence etti Haber

Kendisinden Ayrılmak İsteyen Kıza ‘Seni döve döve öldüreceğim' Deyip Önce Gezdirdi Sonra İşkence etti

Konya'da 24 yaşındaki bir kişi, 2 yıl önce arkadaş ortamında tanışarak arkadaşlık yaptığı sonrasında kendisinden ayrılmak isteyen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi kızı uzun süre darp etti. Genç kız daha sonra kendisini yurdun önüne bırakan şüpheliden şikayetçi olurken, şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.   Selçuk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi 2. sınıf öğrencisi 19 yaşındaki S.A., 24 yaşındaki H.S. ile yaklaşık 2 yıl önce arkadaş ortamında tanışarak arkadaşlık etmeye başladı. Birkaç gün önce ilişkisini bitirmek isteyen üniversite öğrencisi S.A.'yı 23 Kasım akşamı arayan ve ısrarla görüşmek isteyen H.S., yanında B.T. ile birlikte genç kızı kaldığı öğrenci yurdundan aldı. Bir eğlence merkezine giden ve mekandan da çıkan H.S., yanındaki arkadaşı B.T. ile genç kızı önce otomobilde ardından eve götürüp orada dövmeye devam etti. Şüpheliler darp olayının ardından genç kızı yaralı halde yurdun önüne bırakıp kaçtılar. S.A., olayın ardından hastaneden aldığı darp raporu ile kendisini darp eden H.S. ve yanında bulunan arkadaşından şikayetçi oldu. Şikayet sonrası gözaltına alınan ve suçlamaları reddeden H.S., adli kontrolle serbest bırakıldı.  "Bugün seni döve döve öldüreceğim"  Yaşadıklarını anlatan S.A., "Eski erkek arkadaşım benimle tekrar barışmak istediğini ve tekrar bir şeyleri yoluna koyabileceğimizi söyledi. Özür dilemek için beni yurtta iken aşağıya çağırdı. Tamam diyerek indim. Yolda giderken bana ‘Bugün sana da çok güzel bir sürprizim var, öğretmenler günü hediyem var sana. Bugün seni döve döve öldüreceğim' dedi. Böyle bir şey yapacaksan beni arabadan indir dedim ve ‘şaka yaptım ben sana öyle bir şey yapar mıyım' diye cevap verdi. Sonra kafeye gittik oradan da eğlence merkezine gittik. Hiçbir problem yoktu, gayet her şey barışmaya yönelik şeyler idi. Sonrasında eğlence merkezinden çıktık, araçta B.T. ile H.S. bir konu hakkında tartışıyorlardı. Sonrasında ben de olaya dahil oldum, tepki gösterdim. H.S., direkt beni dövmeye başladı, sonra araçtan indirmeye çalıştı. B.T. ile birlikte indik. Sonra beni yolun ortasında tekrar dövmeye başladı. Kafamı kaldırım taşına çarptı. Çarptıktan sonra bayılmıştım uyandığımda arabanın içinde ön koltuktaydım ve üzerimde sadece iç çamaşırım vardı. Ceket verin, üstüme bir şeyler giymem lazım dedim vermediler. ‘Ceket mi istiyorsun' deyip tekrar dövdüler. Arabanın camına vurmaya, bağırmaya çalıştım. B.T.'den yardım istedim. Hiçbir şekilde yardım gelmedi, aksine yardım etmek yerine tuttu. Sonrasında kafenin orada tekrar dövmeye başladılar. B.T. inerken ‘inme' dedim ona yardım istedim hiçbir şekilde yardım etmedi. ‘Ben bunlara şahit olmak istemiyorum' dedi. Tekrar yardım istedim, yardım istediğim için tekrar dövdü. Sonrasında bir arkadaşı var onu aradı ve ‘15 dakikaya kadar mezar hazırlar mısın' demesiyle zaten bende bütün ipler koptu, tepki veremedim. Artık öleceğime inanmıştım, hiçbir şekilde beni kurtarmayacak dedim. Arabadan inmeye, direksiyonu falan kırmaya çalışıyordum ama beni bayılttı döverek. En son uyandığımda evin içerisindeydim. Kapıyı açmaya çalıştım, balkonu, hepsini kilitlemişti. Telefonumu, cüzdanımı aldılar, hiçbir şekilde vermediler. Hüseyin'e defalarca beni bırakması gerektiğini söyledim. Hiçbir şekilde bırakmadı. Beni tekrar dövmeye başladı sonra uyumak istediğini söyledi. 4-5 saat sonra seni geri bırakırım dedi. Sonra ben kendisini uyandırdım, iyi değilim dedim. Her yerim çok acıyor dedim. O şekilde beni yurda doğru götürdü. Yolda da beni şikayet etmeye kalkma, benim arkam çok kuvvetli, benim amcamın oğulları, babam falan savcı dedi. Arabanın torpidosunda 35 bin lira falan vardı, onu çaldı derim suçlarım, gasptan içeriye girersin gibi suçlamalarda bulundu. Serbest kaldı, adalet istiyorum başka hiçbir şey istemiyorum” dedi.  "Nerede ve ne zaman nasıl bir işkenceye maruz kalacağı bilinmemektedir"  S.A.'nın avukatlarından Muhammet Çağrı Türk, "Müvekkilimiz darp edildikten, işkence gördükten sonra kendisi bizimle iletişime geçti. Görüştüğümüz zaman, kendisi zaten psikolojik olarak çöküntüdeydi, olayları tam anlatamıyordu. Yaşadığı olayların etkisinden daha çıkamamıştı. Bu işkenceden dolayı sonrasında tabii ilk şikayetçi olurken de çok tedirgindi. Devamında yine işkence görür müyüm, şüpheli tarafından şüphelinin ailesi tarafından başka işkencelere maruz kalır mıyım şeklinde bir tedirginliği vardı. Biz adli makamlara başvuruda bulunduk, savcılığa gittik. Gitmeden önce tabii darp raporunu aldık, müvekkil darp edildikten sonraki fotoğraflarıyla birlikte biz savcılık makamına başvuruda bulunduk. Müvekkil ifadelerini verdi ve bunlara bakacak olursak şüphelinin eylem içerisinde 5-6 farklı suçun barındığını görmekteyiz. Bunlara baktığımız zaman şüphelinin eylemlerinde yaralama, tehdit, hakaret bununla birlikte gece boyu arabasında keza evinde tutarak zorla alıkoyarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılması da olduğu bununla birlikte müvekkilin telefonunu ve cüzdanını da zorla aldığı için yağma suçunun da burada oluştuğunu görmekteyiz. Ancak savcılık makamı tarafından şüpheli dün adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Az önce bahsettiğimiz üzere müvekkil daha önce bu tedirginliği yaşamaktaydı, şu anda bu kadar olaya rağmen yaşadığı bu işkenceye rağmen şüphelinin serbest bırakılması gerek müvekkili gerekse toplumun vicdanı rahatlatmadı. Müvekkilin şu anda can güvenliği yoktur. Şüpheli tarafından nerede ve ne zaman, nasıl bir işkenceye maruz kalacağı bilinmemektedir. Biz müvekkilin hukuki sürecinde yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu. 

Popüler Fenomen Şok Saldırı: Eğlence Mekanında Topuklu Ayakkabıyla Darp Edildi Haber

Popüler Fenomen Şok Saldırı: Eğlence Mekanında Topuklu Ayakkabıyla Darp Edildi

Olay, önceki gün saat 04.45 sıralarında Şişli Harbiye'deki bir eğlence mekanında meydana gelmişti. Edinilen bilgiye göre, gece saatlerinde arkadaşı Nisa Nur Taşkıran ile eğlence mekanına gelen Eslem Sena Nur (21), gecenin ilerleyen saatlerinde evine gitmek için taksi çağırmıştı. Beklediği esnada tuvalete giren genç fenomen kabindeyken iki kadın kapıyı zorlamaya başlamıştı. Yaşanan sözlü tartışma sonrasında genç fenomeni kabinden çıkartan iki kadın, onu darp etmişti. Tuvalette yere yatırılarak öldüresiye dövülen genç fenomenin başına topuklu ayakkabıyla vurulmuştu. Can havliyle saldırganların elinden kurtulan Eslem Sena Nur, çıktığı dışarıda tekrardan saldırıya uğramıştı. Mekanın çalışanlarının araya girmesiyle kurtarılan genç fenomen, hastanede tedavi altına alınmıştı. Eslem Sena Nur'un üstü kanlar içerisinde kalırken, başına 12 dikiş atıldığı öğrenilmişti. Genç fenomen Eslem Sena Nur uğradığı saldırı hakkında konuştu. “Saldırıya uğradım” Şiddete maruz kaldığını ifade eden fenomen Eslem Sena Nur, “Ben lavaboya girdikten sonra arkamdan gelerek lavabonun kapısını kapatmışlar. Bana sataşmak için geldikleri aşikardı. İçeride tartıştıktan sonra bu kavgaya dönüştü. Şiddete maruz kaldım, saldırıya uğradım. Kendimi bir şekilde kameranın olduğu bölüme atıp en azından hakkımı savunabileyim dedim. Can havliyle bunları düşünmeye çalıştım. Videoya almamın sebebi buydu. Videoyu az önce izledim. Kameranın orda korkar, bir şey yapmaz dedim. Omzundan tuttum, 'Ben sana ne yaptım?' diye sordum. Sonra saldırıya geçiyorlar. Yerde tekmelendiğimi izledim. Diğer kız beni tekmelerken koşarak bir yere gitti, eline bir şey aldı yerden ve kafama vurdu. Ben bunları izliyorum” şeklinde konuştu.

Down Sendromlu Çocuğun Öğretmeni Tarafından Darp Edildiği İddiasında Yeni Gelişme Haber

Down Sendromlu Çocuğun Öğretmeni Tarafından Darp Edildiği İddiasında Yeni Gelişme

Ankara'da özel eğitim öğretmeninin down sendromlu öğrencisini darp ettiği iddia edildi. Avukat Çiğdem Tan, “Öğretmen şiddetle eğitimi birbirine karıştırmış. Biz bu saldırının ilk olduğunu da düşünmüyoruz. Çocuk, eve 3 ay önce gözü mor şekilde gelmiş” dedi.   Olay, Kahramankazan ilçesinde yer alan özel bir eğitim okulunda meydana geldi. İddiaya göre, özel eğitim öğretmeni Mücahit Mert H. (28), down sendromlu öğrencisi Berat Ü.'yü (16) okulda agresif tavırlar sergilediğini ileri sürerek darp etti. Oğlunun vücudunda morluklar gören anne Seray C., durumu polis ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine harekete geçen ekipler, öğretmeni gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen Mücahit Mert H., tutuklanarak cezaevine gönderildi. Şüpheli öğretmen, 24 Haziran'da hakim karşısına çıkacak.  “Öğretmen evime kadar gelip şikayetçi olmamamı istedi"  Anne Seray C., İHA muhabirine telefonda yaptığı açıklamada, “Çok büyük üzüntü içerisindeyim. Sorumlunun en ağır şekilde yargılanmasını istiyorum. Öğretmenden şüphelerimiz vardı. Çocuğum eve bazen vücudunda moruklarla geliyordu. Son olayda anneannesi darp izlerini görmüş. Ardından da olayın nasıl olduğunu öğrendik. Ben de okula gidip yöneticilerle görüştüm. Oğlumun işkenceye maruz kaldığını gördüm. Öğretmen durumu inkar ediyor. Sadece ‘Kolundan tuttum, büyütülecek bir şey yok' dedi. Kendisi beni aradı, evime kadar geldi. Şikayetçi olursam hayatlarının biteceğini söyleyerek yargı yoluna gitmememi istediler. Çocuğum ve biz büyük bir travma geçiriyoruz. Acım çok derin, ruh sağlığımdan endişe ediyorum” diye konuştu.  “Biz bu saldırının ilk olduğunu düşünmüyoruz, çocuğun üzerine çıkıp defalarca darp etmiş”  Olayla ilgili konuşan davanın avukatı Çiğdem Tan ise, “Çocuğumuz down sendromlu. Öğretmeninin şiddetine maruz kalmış. Bu özel ve savunmasız çocuklar herkesten daha iyi muameleyi hak ediyor. Çocuğun üzerine sandalye atmış. Üzerine çıkıp defalarca darp etmiş. Çocuğun herhangi bir suçu da yok. Omuzlarında morarmalar var. Sürtünmeden dolayı omuzları kabuk bağlamış. Öğretmeni, öğrencisinin sağ bacağında tümör olduğunu bildiği halde bacağını da darp etmiş” dedi.  “Öğretmen şiddetle eğitimi birbirine karıştırmış”  Saldırının ilk olmadığını belirten avukat Tan, “Biz kendisini adalete teslim ettik ve tutuklandı. Bundan dolayı mutluyuz, ailemizin içine bir nebze de olsa su serpildi. Çocuğumuz şu an depresyonda. Agresif tutumlar sergiliyor. Kendisini psikiyatriye yönlendirdik. Saldırgan öğretmen ifadesinde, çocuğun agresif davranışlarda bulunduğunu, bundan dolayı da eğitim amaçlı bazı hareketlerde bulunduğunu söyledi. Öğretmen şiddetle eğitimi birbirine karıştırmış. Biz bu saldırının ilk olduğunu da düşünmüyoruz. Çocuk, eve 3 ay önce gözü mor şekilde gelmiş. Ertesi gün de gözü kapanmış. Okul da durumun burada olmadığını söylemiş. Aile de çocuğun arkadaşlarının yaptığını düşünmüş ve üzerinde durmamış” ifadelerini kullandı.  “Çocuğun annesinin psikolojisi kötü durumda”  Ailenin zor durumda olduğunu dile getiren Tan, “Talebimiz, davanın basit yaralamadan çıkarılıp kasten yaralamaya sokulup, canavarca histen ceza verilmesi. Biz inanıyoruz ki adaletimiz bu olayın basit değil, kasten olduğuna karar verecektir. Çocuğun annesinin psikolojisi kötü durumda. Sürekli ağlıyor. Çok üzgün. Ben de bir anne olarak çok üzülüyorum, kahroluyorum. Kimseyi ayrıt etmeden şiddete son verilmeli” şeklinde konuştu.  “Beni öğretmen dövdü”  Öğretmeni tarafından darp edildiği okulun güvenlik kamerasına yansıyan Berat Ü.'nün vücudundaki morluklar anneannesi tarafından da kayda alındı. Görüntülerde Berat Ü.'nün “Beni öğretmen dövdü” dediği duyuldu.  Öğretmenin eşinin de darp ettiği ortaya çıktı  Güvenlik kamerası görüntülerinde darpçı öğretmenin eşi Zeynep Sine H.'nin de Berat Ü.'ye tekme attığı görüldü. Okul yönetimi ise iddialarla ilgili görüşmek isteyen gazetecilerin taleplerini reddederek, açıklama yapmadı.

NE DESTEK VAR NE SAHİPLENME NE DE SAMİMİYET Haber

NE DESTEK VAR NE SAHİPLENME NE DE SAMİMİYET

ÜLKEMİZDE yaşanan şiddet olayları ve suç vakalarındaki artışın geldiği vahim noktayı her fırsatta dile getiren ve bu noktada bilimsel çalışmalar yapan, somut çözüm projeleri üreten Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) Kurucu Genel Başkanı Adem Solak isyan etti. Onca makale ve yazı, yüzlerce kitap, binlerce saha araştırması ve son olarak da şiddetle mücadele noktasında bilim insanları ile birlikte proje ortaya koyduklarını belirten Solak “Sanki havaya konuşuyoruz. Boşa kürek çekiyoruz. Yazıktır, günahtır. Bizi yok saymayın” diyerek tepkisini dile getirdi. 27 devlet üniversitesi, Adalet Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) ve daha onlarca kurumla birlikte yürütmeye çalıştıkları “İnsan Hakları ve Şiddetle Sivil Mücadele Bilincini Güçlendirici Saha Aktörleri Yetiştirilmesi Projesi’nin önemine değinen Adem Solak şunları dile getirdi: “Şiddet kültürü diye başladım çünkü ‘şiddet’ 21. yüzyılda tam dünyada /ülkemizde bir kültüre dönüştü. Şiddetin her türü (fiziksel, sözel, psikolojik, cinsel, ekonomik, sosyal, siyasal…) bütün geçmiş zamanlara göre büyük bir artış trendi içinde. Şiddet zor ve kompleks bir konu olduğu için ülke yöneticileri anlamayı, önlemeyi daha çok sonraya (kendinden sonra geleceklere) bırakma eğilimi içinde olurlar. Bugün ülkenin şiddet yönünden mayın tarlasına dönüşmesinin en önemli nedeni de budur. ‘HER BEŞ SANİYEDE BİR ÇOCUK ŞİDDETE MARUZ KALIYOR’ Artan şiddet türleriyle sarmaş-dolaş yaşamanın zorlukları ve bedelleri vardır. Yurttaşlar kendini güvende hissetmezler, korku kaygı içinde yaşamak iş verimlerini düşürür, hayat kalitelerini yerle bir eder ve daha da önemlisi bir bireysel silahlanma yarışı başlar. Dünden beri tüm medya ‘sporda şiddeti’ konuşuyor, yazıyor, çiziyor, tartışıyor. Dünden önce şiddet konusu yok muydu? Ülkemizde Her 5 saniyede bir çocuk şiddetin en az bir türüyle karşılaşıyor. Her 5 dakikada bir çocuk cinsel saldırıya maruz kalıyor. 5 MİLYON AÇIK DOSYA VAR Cumhuriyet Başsavcılıklarında şiddet nitelikli açık dosya sayısı 10 milyon, şüpheli sayısı 15 milyonun üzerine çıkmış durumda. Okullar dahil hizmet kurum ve kuruluşlarımızda açık idari dosya sayısı milyonlarla ifade ediliyor.  Kalkınma Planları, İnsan Hakları Eylem Planları gibi üst belgeler aslında şiddet üzerine onlarca görev vazediyor. Cumhurbaşkanlığı şiddetin anlaşılması ve önlenmesi üzerine genelge yayınlıyor. En son 2023/16 sayılı Genelge var.  NE DESTEK VAR NE SAHİPLENME NE DE SAMİMİYET Şiddetle Mücadele Vakfı bu üst belgeler gereği Adalet Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, 27 devlet üniversitesi ve daha onlarca kurumla 10’ar yıllık protokoller imzalıyor, çözüm modelleri ortaya koyuyor. Ancak, sahada şiddetin önlenmesiyle ilgili sahip yok, inanç yok, destek yok… 17 bakanlık ekseninde 36 genel müdürlüğe, Diyanet İşleri Başkanlığı’na, YÖK Başkanlığı’na ve böylece yaklaşık 6 milyon kamu çalışanına, devletin resmi üst belgeleri hükümleri gereği olarak ‘şiddet önleme sertifika programlarına, sosyal arabuluculuk sertifika programlarına katılmaları yönünde’ Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü üzerinden resmi davet yazıları yazılıyor. ‘BU İNSANLIĞA İHANETTİR’ Sonuç olarak başvurusu sayısı 95. Bu sonucun anlamı, ‘Şiddete evet’, ‘yaralanmaya evet’, ‘ ölmeye evet’, ‘çocuk taciz ve tecavüzlerine evet’ midir? Bu böyle devam ederse elbette ‘Evet’. Çünkü, sayılar öyle diyor. Bütün bakanlıkların ve akıl sorumluluğu olan herkesin şiddetle mücadelede aktif olarak işin içinde olma zamanı geldi, geçiyor. Şiddet önlemede kayıtsızlık ya da ertelemek insana, insanlığa ihanettir”.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.