Salgının da tetiklediği küresel kriz sürecinde dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemiz de sıkıntılı bir süreç yaşamakta.

Yetmezmiş gibi Rusya-Ukrayna çatışması gündemde ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği söylenmekte.

Ülke olarak zaten Ortadoğu’nun kuzeyi eksenli sorunların içindeyiz.

Bütün bu süreçte ülke olarak bir kur şoku yaşadık...

Fiyatlar aldı başını gitti...

Neden oldu, nasıl oldu hepimiz konuşuyoruz...

Hükümet bir dizi kararlar alarak sürecin anlatılacağını, yaza doğru hissedilir bir iyileşme olacağını belirtiyor...

Muhalefet ise bütün sorunun Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’nden kaynaklandığını söyleyerek çözümün erken seçim olduğunu yineliyor.

Adayları henüz ortada olmasa da!..

* * *

Bütün bu olup bitenler nasıl sonuçlanacak?

Hemen herkes soruyor, ‘Ne olacak, nasıl olacak?’ diye.

Umutlar henüz yitirilmiş değil.

Üstat Çetin Altan’ın sıkça yinelediği gibi ‘Enseyi karartmamak gerek’

Bilineceği üzere biz toplum olarak 94’lerde bir gecede 3 katına çıkan döviz kuru gördük ve atlattık.

2001’de benzer şekilde kur atağı yaşadık, atlatıldı...

‘Bu da geçer’ demek için yeterli veri var elimizde umuda yönelik.

Fransız şair, romancı ve oyun yazarı Victor Hugo, ‘Yarınlar hep güzel olacak denir. Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir? diye sorsa da!..
Ünlü şair Nazım Hikmet demez miydi o ünlü şiirinde ‘Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli, aydınlık günler’ diye?

* * *

Enseyi karartmamak gerek...
Dün kötüdür, geçmiştir, bu gün bir mücadeledir.
Ama yarınlar güzeldir iyidir...
İnsan, yaşamında hep yarınlar için yaşar.
Yarınların güzel olacağı umudunu besler içten içe..
Mevlana’nın dediği gibi;

‘Dünle beraber gitti, cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım’

Nazım usta da demez miydi;  ‘Sen yüreğinin sesini dinleyen­lerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyen­ler ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Unutma; Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin...’

* * *

Evet, Türkiye, 9 Temmuz 2018’den bu yana yeni bir sisteme geçmiş bulunuyor.

Statüko yanlısı kesimler ile değişim isteyen kesimler arasındaki tartışma tam bitti denilirken döviz fiyatlarındaki yükseliş ve ardından fiyat artışları yaşanması, muhalefete yeni bir umut olmuş gibi şimdi!..

2019 Mart’ında yapılacak yerel seçimlerini, büyük kentleri alarak Türkiye’de yeni hükümet sistemi yerine eski Parlamenter Sisteme dönmeyi gerçekleştirecek bir kapı olarak görüyor CHP 2023 seçimlerine yol alınırken.

* * *    

Doğrusunu isterseniz geldiğimiz noktada dövizin nedensiz yükselişi ve fiyat artışlar ile alım gücümüzün düşmesi karşısında bu eleştiriler haklı gibi görülebilir kuşkusuz.

‘Gördük yeni Türkiye’yi..!

Tabii ki döneceksin eski sisteme’ denilmekte!

Evet, dönelim!..

Öğrenciler kitapları yine parayla alsın örneğin!

Hastaneler ödenemeyecek paralar talep etsin, ilaç bulmak mümkün olmasın!

Ardından hastane önlerinde kuyruklar başlasın yine, ambulanslar paralı olsun!

Hastane odaları öyle bir-ikişer kişilik değil 10-20’şer kişilik koğuşlar şeklinde olsun yeniden!

Faiz oranları da çok yukarılarda olsun, sermaye sahipleri küpünü doldursun!

Çalışan ve emekliler enflasyonun altında ezilsin!

Lojman, sosyal tesis garabeti, resmi binek aracı saltanatı da sürsün!

Sokaklarda yine tanklar yürüsün!..

Bunlar mı istenilenler?