Hava Durumu

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal; “CHP ile küskün değiliz”

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, On TV'de yayınlanan Türkiye Gündemi programına konuk oldu. Aksakal kendisine yöneltilen soru sonrası Cumhuriyet Halk Partisi ile aralarında küslük olmadığını belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 17.01.2022 12:47
Haber Güncellenme Tarihi: 17.01.2022 12:47
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenimarmaragazetesi.com/
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal; “CHP ile küskün değiliz”

Özel Haber / Batuhan Ersek

On TV ekranlarında yayınlanan ve  Orhan Efe’nin sunduğu Türkiye Gündemi programına Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal konuk oldu. Programda DSP’nin çözüm önerileri hakkında konuşuldu. Aksakal, yurtiçi ve yurtdışından canlı bağlantılarla kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. DSP’nin Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP)  kapatılmasından sonra kurulmuş bir parti olduğuna dikkat çeken Önder Aksakal, “CHP ile küskün değiliz. 12 Eylül zamanında bütün siyasi partileri kapattılar ve partilerin liderlerine konuşma yasağı getirdiler. Ecevit buna direndi. O dönemde yakın arkadaşları tarafından yalnız bırakıldığını düşünerek, bunu da maddi delillerle ispatlayarak CHP’den istifa etti ve yeni bir parti kurma kararı aldı. Dolayısıyla küskünlük yok. 20 milletvekili hadisesi 2019 Yerel Seçimleri öncesinde CHP Grup Başkan Vekili Sayın Özel’in parti toplantısı içerisinde sarf ettiği söze karşılık söylenmiş bir sözdü. Bunu medya Kemal Bey'e söylediğimi iddia ediyor. Ama bu Kemal Beye değil, Kemal Bey'in yardımcısının DSP üzerine kurguladığı yakıştırmaya cevap olarak söylemiştim. ‘Bülent Ecevit’in partisinin AK Parti’ye seçim kazandırması yakışır mı?’ gibi bir yaklaşım sergilemişti. Bu büyük bir haksızlıktır. Erdoğan muhtar bile olamaz diye manşetler atılıyordu. Sayın Baykal anayasa değişikliği yaptı ve Siirt’ten milletvekili seçilmesini sağladı. Bunu CHP yaptı ve partinin lideri de Deniz Baykal’dı. 2007’de Abdüllatif Şener’i Cumhurbaşkanı yapalım diye uğraşan, arkasından Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı yapan CHP değil miydi? 2018’de YSK, İYİ Parti’nin seçimlere girmesine engel oldu. CHP de İYİ Parti’ye 15 milletvekili verdi. Aynı dönem DSP’nin iki ilçe kongresi, seçim takviminin açıklanmasından iki gün önce tamamlanmıştı. Fakat o iki ilçe kongresinin iki gününü beklemeden YSK seçim takvimini açıkladı ve DSP’nin seçimlere girmesini engelledi. O zaman CHP’nin demokratik yaklaşım içerisinde yaptığı 15 milletvekili desteğini, YSK’nin o kanunsuz kararına karşı bir hareket çekerek yeniden parlamentoya girmesini sağlaması yolunda bir karar alması beklentisi çok mu afaki bir beklentiydi? Hiçbir şey yapmıyorsa birkaç temsilcisini parlamentoya taşıyıp sen böyle engel olursan ben de böyle yol açarım demesi gerekiyordu. Bunu söyledik. CHP kendi tabanına bunu farklı anlatıyor. ‘Geldiler, 25 milletvekili istediler’ diyorlarmış. Böyle bir şey asla olmamıştır” şeklinde konuştu.

"VATANDAŞIN SIKINTILARINI DİNLEDİK"

Bursa'da vatandaşların büyük ilgisiyle karşılaştıklarını belirten Aksakal, “Bursa, DSP’nin gerek ekonomi politikaları gerekse uluslararası düzlemdeki politikalarıyla örtüşen bir kentimizdir. Bursa'daki vatandaşın milli duygulara olan bakışı ve yoğun bir şekilde üretimin içinde olması bizim burada çok rahat siyaset yapabileceğimizi gösteriyor. İnegöl’de esnaflarımızı ziyaret ettik. Sıkıntılarının ne olduğunu biliyoruz. Onlara o sıkıntılarının çözümünü hayata geçirebilecek iradenin DSP’de olduğunu bir kez daha hatırlattık. İnegöl Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nın bir kongresi vardı. O kongreye uğradık ve esnafın içinde bulunduğu sorunları değerlendirme olanağı bulduk. Ardından İnegöl Ziraat Odası’nı ziyaret ettik. Orada da tarım sektörünün sıkıntılarını paylaştık ve bizim çözüm önerilerimizi onlara aktarma olanağımız oldu. Daha sonra Yenişehir’de ilçe binamızı ziyaret ettik. Vatandaşlarla sohbet ettik” diyerek Bursa ziyareti hakkında bilgi verdi.

"KALKINMA KÖYDEN VE KÖYLÜDEN BAŞLAR"

Köykent projesinin başlangıcının Mithat Paşa’ya kadar dayandığını belirten Önder Aksakal, “Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra Mithat Paşa’nın bu projesini Cumhuriyet köyleri güncelleyip hayata geçirmek istedi. Daha sonra ABD’nin Truman Doktrini'ni hayata geçirmesi ve Marshall yardımlarıyla birlikte Türkiye üretimden uzaklaştırıldı. Bu çalışmalar Ecevit’e kadar akamete uğradı. Bülent Ecevit de Atatürk’ün bu projelerini Köykent projelerine dönüştürerek bir çalışma yürüttü. Bunu başaramadı. Birkaç bölgede pilot çalışmalar yaptı. Hatta görevden ayrıldığı kurultayda köykent projelerine ‘Kimin baskısıyladır bilemiyorum ama oradan üç-beş oy alabildik’ diye yakınmıştı. Oysa o köykent projelerinin asıl amacı devletin halka götürmek zorunda kaldığı hizmetlerin daha kolay elde edilebilmesini ve üretimin artırılması sağlamaktı. Biz 2019 Yerel Seçimleri öncesinde ‘Cumhuriyetkent Umudun Projesi’ diye bu projeyi güncelledik. Bu, Türkiye’nin mutlak suretle hayata geçirmesi gereken bir projedir. Bizim ekonomi politikamızın temelini 'Kalkınma; köyden ve köylüden başlar' anlayışı oluşturur” dedi.

“DSP TOPLUMUN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜDÜR"

DSP’nin bütün politikalarını halkın refahı ve mutluluğu üzerine kurguladığını vurgulayan Aksakal, “DSP, bu ülkeyi üç kez yönetme imkanını elde etmiş bir siyasi partidir. Hatta toplumun birleştirici gücüdür. 1998 yılındaki parlamento bir koalisyon hükümeti kuramamıştı. Çünkü kimse birbirine güvenmiyordu. Fakat hepsi DSP’ye ve Ecevit’e güveniyordu. O parlamento 66 milletvekili ile DSP’ye tek başına iktidar olma yetkisi verdi. Bugün büyük bir savrulmuşluğun içerisinde bulunan siyasetin, kurumsal olarak yeniden düzlüğe çıkarılması gerekiyor. Hiç kimsenin bayrağı, vatanı, dinimizi, dilimizi, inancımızı tartışmaya açmadan, birbirine hakaret etmeden meclis kürsüsünde siyaset üretmesini bekliyor. Bunu yapabilecek tek parti DSP’dir” ifadelerini kullandı.

"MARSHALL YARDIMLARI SONRASI YARA ALDIK"

Hiçbir zaman iki yüzlü siyaset yapmadıklarını söyleyen Aksakal, “Ecevit, Atatürk’ün bize emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar yaşatılması için gecesini gündüzüne katmış bir devlet adamıydı. Biz her zaman maskeli siyasetten uzak durmuş bir parti olduk. Bildiğimiz doğru ne ise onları konuşarak halkın karşısına çıktık. Bundan sonra da böyle devam edecek. Bu toplum yaşamsal anlamda her şeyin en iyisine layık. Dünyada yaşanan her türlü refahı, teknolojik gelişmeyi, ekonomik büyüklüğü hak eden bir millettir. Fakat Marshall yardımlarından sonraki süreçte ciddi yara almış ve üretimden uzaklaşmışız. Özellikle son 20 yıldır AB’nin baskılarıyla başlayan tarımdan uzaklaşma stratejisi bugün içine düştüğümüz bu açmazın en önemli nedenlerinden bir tanesidir. DSP iktidarda olsaydı Türkiye fersah fersah ileriye gitmiş olurdu” şeklinde konuştu.

"IRAK KONUSUNDA KARARLI TAVRI NEDENİYLE ECEVİT İÇİN DÜĞMEYE BASILDI"

DSP’nin 2002 yılında yüzde 22,7 olan oy oranının yüzde 1,2’ye düşmesinin sebebinin 2001 krizi olmadığını söyleyen Aksakal, “Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin ekonomisi maalesef uluslararası küresel sistemden ayrıştırılamadı. Temsilci, yetkili bayi tarzında yapılanmalar Türkiye’de bir ekonomik sistem oluşturmuşlar, kendi iç dinamizmimizle bir burjuvazi geliştirememişiz. Dolayısıyla bir yerlerden üfürdüklerinde buraya geldiğinde fırtına haline dönüşüyor. 2001 krizini bu şekilde değerlendirmek lazım. ABD’nin Irak’ı Türkiye topraklarını kullanarak işgal etmek istemesine karşı Bülent Ecevit’in dur demesi üzerine düğmeye basıldı. 2001 yılının mart ayından sonra ekonomi bozulmaya başladı” dedi.

“GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ"

FETÖ’nün niyetinin ABD merkezli dünyayı ele geçirme sistematiğinin Türkiye ayağını oluşturduğunu aktaran Aksakal, “Ne DSP’nin ne de genel başkan olarak benim bu cemaatle asla bir ilişkim olmamıştır. Bu bir terör örgütüdür. Ecevit’in bir cemaatin etkinliğinde gören var mıdır? Fotoğrafı olan var mıdır? Yok. Bu cemaatin iş yerlerinin ya da kurumlarının açılışında kurdele keserken Ecevit’i gören var mı? Yok. O zaman Ecevit’in Fethullah Gülen ile ne alakası var? Güneş balçıkla sıvanmaz. Ecevit’e bu tip yakıştırmaları yapmak diğer taraftaki asıl görmemiz gereken konuyu perdelemekten başka bir amaca hizmet etmez. Fethullah Gülen örgütü bir terör örgütüdür. O zaman herkes bunun üzerine çalışmalı, etrafında bu sisteme hizmet eden kim varsa bunları güvenlik güçlerine bildirmelidir” açıklamasını yaptı.
 

"EKONOMİK SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ ÜRETİMDEN GEÇER"

Ülkedeki ekonomik durum hakkında kendisine yöneltilen soruya Aksakal, “Bir ülkenin resmi kurumları açlık sınırını 6 bin lira, yoksulluk sınırını 13 bin lira olarak belirlediyse buradan tüm yurttaşlarımıza için söylüyorum, emekliler başta olmak üzere herkes aç geziyor. 2 bin 500 lira ile iki kişilik bir ailenin geçinebilme ihtimali yoktur. Açlık sınırının altındadır. Asgari ücreti 6 bin lira da yapsanız kurtuluşu yoktur. Çünkü dört kişilik aileye bakacaksınız. İnsanlar yoksul. Bunun çözümü üretimden geçer. Hükümet üretim ekonomisine geçtik gibi bir laf attı ama söylediği bütün çözüm önerileri devlet desteğine bağlı. Nereden geliyor bunlar? Biz çözüm önerilerimiz içerisinde şunu da söylüyoruzi 'Kalkınma köy ve köylüden başlar, bunu sağlamanın ilk adımı büyükşehir kanununu değiştirmektir' Oy kaygısıyla, büyükşehirlerdeki belediyeleri kazanma hesabıyla her yeri büyükşehirlerin içine kattınız. Oradaki hayvancı, çiftçi yapacağı işi ilçedeki insanların şartlarında yapmaya kalktı. Mecbur bıraktınız. Bu insanlar ne yaptı? Tavuk besliyorsa hepsini kesti. Şimdi tavuk da yok, yumurta da yok. Danası varsa hepsini kesime verdi, koyunu varsa ilk kurbanda elden çıkardı Osmangazi, İnegöl gibi yerlere geldi. Oralarda köy yaşamı ile şehir yaşamı birbirine girdi ve sosyal sıkıntılar doğmaya başladı. Bütün bu yaşadıklarımız bunların sonucundadır” cevabını verdi.

"İTTİFAK KONUSU TOPLUMDA YANLIŞ ALGILANIYOR"

Siyasi partilerin halkın refah ve huzur içerisinde yaşaması için iktidara geldiklerini söyleyen Aksakal, “Eğer bu doğrultuda bir hizmet veriliyorsa biz de doğruya doğru diyeceğiz. Biz onlardan daha iyi yapabiliriz konusunu inandırabilirsek insanlar o zaman bize oy verirler. Bunları, inandırma sürecindeki argümanların hakça ve düzgün kullanılması kaydıyla söylüyorum. İttifak hadisesine gelince, bu toplumda yanlış algılanan bir konu. Bir siyasi parti ittifaka girmek ister ya da istemez gibi bir algı yaratılıyor. Halbuki o yasa öyle değil. Bir ittifaka siyasi partileri alırsınız ya da almazsınız anlayışı tartışılmalı. Çünkü İttifak Yasası'nı, cumhurbaşkanı seçtirebilmenin zeminini yaratmak için çıkardılar. Bunun yolu yüzde elli artı bir oyu elde edebilmektir. Bu tek başına mümkün olmuyor. Bunu mevcut iktidar da gördü. Demek ki her partinin bir ittifak yapısı içerisinde yer alma ihtiyacı var. Bu ittifak yasasıyla yüzde 10 seçim barajı sıkıntısı olan siyasi partilerin bir ittifak içerisinde yer alma ihtiyacını, sıkıntısı olmayan partilerin cumhurbaşkanlığını elde etme projesiyle birleştirerek bir sistem kurguladılar. Biz diyalog kurmak isteyen her siyasi partiyle diyalog kuruyoruz” dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.