Bir arkadaşımın daveti ile iş yerini ziyaret ettim.Tesis güzel, üretim de söylediğine göre yeterliymiş ve de ülkenin önemli bir firmasına tekstilin önemli bir çeşidini ürettiği için bir durgunluk, bir sıkıntı falan da hissetmiyormuş.
Söz konusu firmada duyduğum ve gördüklerim, haber bütenlerinin sıkıcı, ürkütücü ve de moral bozucu konularına ve de alış verişe çıktığımda gördüklerime hiç benzemiyordu. Az da olsa moralli ayrıldım yanından…
Sonra da çukur kahveye bir uğrayayım dedim. İçerde acayip bir sessizlik vardı. Üstelik yakında hiç rastlamadığım biçimde gazete okuyanlara rastladım. Galiba merak uyandıran da İliç’teki maden kazasıydı. Çayını yudumlayanların cümleleri buna işaret ediyordu. Her zaman kahveye gelemeyen prof lakaplı Mithat abi tok bir ses ile derdini anlatmaya çalışıyordu. “ Yahu böyle bir şey olur mu, adamlar kendi ülkelerinde yasak olan bu tür maden aramasını Türkiye’de yapıyo, üstelik milyonlarla ifade edilen ülkemize olan vergi borcu da siliniyo, yetmiyo havayı suyu kirletiyorlar. Haa bakın bu da yetmemiş bir de bizim insanımızı, emekçimizi ve maden şirketlerimizi alaya almışlar. ‘Siz taş kırma ve taşıma işini çok iyi yapıyosunuz’ demiş bir yöneticileri …
Düpedüz alay bu be…”
İçerdekilerin bir bölümü bunu pek anlamamıştı. Büyük bir fabrikadan emekli olan delikanlı Tahir hemen devreye girdi, kısa sessizlikten sonra… “Mithat abi, iş baştan kopmuş zaten. Madenin olduğu bölgeden fay hattı geçiyomuş, bunu bile bile izin vermişler,hatta daha önce haritada olan hattı çıkarmışlar. Sonra da çevreye de zararı yok demişler. Yakın köylerdeki çiftçiler hayvan besleyenle, bu şartlardan işi bırakmak zorunda kalınca, her haneye bayağı iyi bir para vermiş namussuzlar…Ben böle de…” Mithat abi sus işareti yapınca Tahir de frene bastı. Kısa bir sessizlik sonra da komik Tayfun devreye giriverdi. “Bırakın onu bunu, her şeye zam, sadece bizim maaşlara sadaka…Ulan şansa bak be, hükümet evlenecek gençlere düğün yardımı yapcakmış. En azından düğün gününü kurtarır bu para... Ama bizim oğlan otuzu geçti, bu yardımı alamıycak. Çünkü başta 28 yaşını geçenler dediler, şimdi de yardımı hak etmek için otuz yaşın altında olunacakmış. Bu gariplerde evlilikte yaşa takılanlar diye tarihe geççek. Benim derdim bu arkadaş Erzincan’dan anlamam…” Şair Mikail sohbet dışı kalır mı ? “Hooopp fren yap. Erzincan’dan anlamam diyon ama Bursa’yı bilmiyon. Bizim de yeni bir fayımız çıkmış ortaya…Doksan küsur kilometre uzunluğundaymış, hem de yediden büyük deprem yaparmış.” Bu sözler kahvenin havasını buza çevirmişti. Memur Orhan ince bir noktaya giriverdi bu arada. “Bu gün olmaz yarın olur, biz göçtükten sonra da olur bu deprem…Onun için iki katlı evinizin kıymetini bilin. Üç beş kuruşa satmaya kalkmayın. Bizim hem yapımız hem de evimizin temelleri derin ve sağlam. Önce zemin önemli deprem için…” Konu bir oradan bir buraya gidip geliyordu sürekli…Tayfun moralsiz olmasına rağmen yine de havayı yumuşatma işini üstlenmişti. “Televizyonda gördüm , Kırklareli’nde bir kadın başkan adayı, roman havasından seçim türküsü yaptırmış. Hem söylüyolar, hem de şimdiki CHP adayı başkanın eksiklerini, vaat edip yapamadıklarını sayıyolar, hem de saydırıyolar…Arada bir de ohh, ohhh diye tempo tutuyolar. İşte böyle olacak aga seçim çalışması…Hem gülcen, hem de söyleycen aksaklıkları. Helal olsun kadına, hem de MHP adayıymış.”
Hava biraz yumuşamıştı bu olaydan dolayı. Söz TV haberlerinden açılınca, Yörük Himmet abi devreye giriverdi aniden… “Duydunuz mu arkadaşlaa, bir spiker diyo ki ‘Eskiden bir Türk dünyaya bedel derdik, meğer bir Alman emeklisi beş Türk emeklisine bedelmiş. Neden mi, hemen söyleycem…Çünkü bir Alman emeklisinin maaşı, bizim emeklilerin beş katı kadarmış. Ne güzel demi…? Hani bizi kıskanıyodu her millet, Almanlar dahil…Nede kaldı bu durum şimdi…Hiç kanmeycen bu politikacılara, sürekli gandırıyola bizi…”
Konular insanı bir taraftan alıp, diğer tarafa adeta fırlatıyordu. Daha fazla tadımız kaçmasın diye ben de çayımı içip kendi dünyama geri dönmeye karar verdim ve yola koyuldum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Bursa mı İstanbul mu daha riskli?
02.05.2025 17:20
İşte size yüksek puanlı bir soru…Kısa süre önce İstanbul’da Silivri merkezli, gün ortasındaki bir deprem sarsıntısı Bursa’yı da korkutmuştu/Korkmuştuk. Birkaç gün bizler de tedirginlik yaşadık ama, dünya dönüyordu, iş güç deprem dinlemezdi, herkes, hepimiz normal dünyamıza dönüverdik. Kısa bir üre s
Bu başlığın hakkını verebilmek için, küçük bir araştırma yaparak “politika” kelimesinin sözlük anlamına ulaşmaya çalışıyordum.Yabancı dillerden Türkçeye giren bir çok kelimenin yanında, politikanın yeri çok ayrıdır çünkü… Bu kelimeyi, eğip, büküp her alanda bir çok anlamda kullanırız, ya da kullanı
Yine ve yeniden 1 Mayıs günündeyiz. Kimi ifadelere göre “İşçi Bayramı” bazı kesimlerin ifadesi ile, emek ve dayanışma günü diye de tanımlanır. Her yıl, bu gün parlak sözler ile donatılmış konuşmalar yapılır, makaleler yazılır. Dünyaca kabul edilmiş bir gün olduğu içir evrenseldir de…Ama ülkeye ve yö
Yazarlığın gereklerinden biri de, içinde bulunduğunuz günün tarihine dikkatli bakmaktan geçiyor. Bunu bir yerden bilgilenme ile değil de, deneyimimden çıkardım. Bazen, içinde bulunduğunuz günün tarihi size bir başka yere taşır ve o yıllara hemen geri dönersiniz. Geçtiğimiz 28 Nisan 2025 gününde de b
Bilindiği gibi geçtiğimiz haftanın tam ortasında İstanbul gibi Bursa da sallandı. Hemen herkes evinin temelinden, duvarların mukavemetine kadar konuşmaya başladı. Bir süre sonra unutulacak olsa da, birkaç gün başka bir şey konuşulup, tartışılmadı.Bu tartışmanın en koyu biçimde tartışılacak yerin çuk
Yeni bir hafta ve bitmeyen tutuklama senfonisi…Önce Silivri deprem ve korkusu, bu kez de İBB bünyesindeki önemli bürokratların göz altına alınarak yapılan sun-i bir deprem… Bize ne İstanbul’dan da diyebilir ve işimize gücümüze kaldığı yerden devam ederiz. Ama, çok önemli olan bu gelişmeleri anlam
Bu suç duyurusu konusunu dikkate almakta geç kaldım galiba... Ama, sanırım bu tür suç duyurularına ilgili makamların, ilgi duyarak ele alması da sanki uzun sürüyor. Ama bu kez farklı da olabilir.Ne de olsa suçlanan yerel iktidar belediyesi ve başkanı, suç duyurusunda bulunan da genel iktidar adına
Aslında bu makaleyi bir gün önce paylaşacaktım. Ama, acemice bir dikkatsizlik sonucu yazdıklarımı istemeden silmiş oldum. Başlıktaki konuyu benzerlik ve liderlerin hedefi açısından değerlendirmiştim aslında.. Ve böylece bir önemli fırsatı kaçırmış da oldum, bizi hoplatan Silivri depremi ile…
Geleli
1963 yılında bir hayal ile başlayan ve dünya çapında dev bir organizasyona dönüşen ‘Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun tanıtım toplantısı, bu etkinliğin 60 yıllık tarihi içinde sporseverleri zamanda yolculuğa çıkarmış Bu önemli spor etkinliğini, ilgilileri şöyle özetlemiş.
“1963 yılında Mar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Yeni Marmara Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Altının derdi çukur kahveyi de gerdi !
Bir arkadaşımın daveti ile iş yerini ziyaret ettim.Tesis güzel, üretim de söylediğine göre yeterliymiş ve de ülkenin önemli bir firmasına tekstilin önemli bir çeşidini ürettiği için bir durgunluk, bir sıkıntı falan da hissetmiyormuş.
Söz konusu firmada duyduğum ve gördüklerim, haber bütenlerinin sıkıcı, ürkütücü ve de moral bozucu konularına ve de alış verişe çıktığımda gördüklerime hiç benzemiyordu. Az da olsa moralli ayrıldım yanından…
Sonra da çukur kahveye bir uğrayayım dedim. İçerde acayip bir sessizlik vardı. Üstelik yakında hiç rastlamadığım biçimde gazete okuyanlara rastladım. Galiba merak uyandıran da İliç’teki maden kazasıydı. Çayını yudumlayanların cümleleri buna işaret ediyordu. Her zaman kahveye gelemeyen prof lakaplı Mithat abi tok bir ses ile derdini anlatmaya çalışıyordu. “ Yahu böyle bir şey olur mu, adamlar kendi ülkelerinde yasak olan bu tür maden aramasını Türkiye’de yapıyo, üstelik milyonlarla ifade edilen ülkemize olan vergi borcu da siliniyo, yetmiyo havayı suyu kirletiyorlar. Haa bakın bu da yetmemiş bir de bizim insanımızı, emekçimizi ve maden şirketlerimizi alaya almışlar. ‘Siz taş kırma ve taşıma işini çok iyi yapıyosunuz’ demiş bir yöneticileri …
Düpedüz alay bu be…”
İçerdekilerin bir bölümü bunu pek anlamamıştı. Büyük bir fabrikadan emekli olan delikanlı Tahir hemen devreye girdi, kısa sessizlikten sonra… “Mithat abi, iş baştan kopmuş zaten. Madenin olduğu bölgeden fay hattı geçiyomuş, bunu bile bile izin vermişler,hatta daha önce haritada olan hattı çıkarmışlar. Sonra da çevreye de zararı yok demişler. Yakın köylerdeki çiftçiler hayvan besleyenle, bu şartlardan işi bırakmak zorunda kalınca, her haneye bayağı iyi bir para vermiş namussuzlar…Ben böle de…” Mithat abi sus işareti yapınca Tahir de frene bastı. Kısa bir sessizlik sonra da komik Tayfun devreye giriverdi. “Bırakın onu bunu, her şeye zam, sadece bizim maaşlara sadaka…Ulan şansa bak be, hükümet evlenecek gençlere düğün yardımı yapcakmış. En azından düğün gününü kurtarır bu para... Ama bizim oğlan otuzu geçti, bu yardımı alamıycak. Çünkü başta 28 yaşını geçenler dediler, şimdi de yardımı hak etmek için otuz yaşın altında olunacakmış. Bu gariplerde evlilikte yaşa takılanlar diye tarihe geççek. Benim derdim bu arkadaş Erzincan’dan anlamam…” Şair Mikail sohbet dışı kalır mı ? “Hooopp fren yap. Erzincan’dan anlamam diyon ama Bursa’yı bilmiyon. Bizim de yeni bir fayımız çıkmış ortaya…Doksan küsur kilometre uzunluğundaymış, hem de yediden büyük deprem yaparmış.” Bu sözler kahvenin havasını buza çevirmişti. Memur Orhan ince bir noktaya giriverdi bu arada. “Bu gün olmaz yarın olur, biz göçtükten sonra da olur bu deprem…Onun için iki katlı evinizin kıymetini bilin. Üç beş kuruşa satmaya kalkmayın. Bizim hem yapımız hem de evimizin temelleri derin ve sağlam. Önce zemin önemli deprem için…” Konu bir oradan bir buraya gidip geliyordu sürekli…Tayfun moralsiz olmasına rağmen yine de havayı yumuşatma işini üstlenmişti. “Televizyonda gördüm , Kırklareli’nde bir kadın başkan adayı, roman havasından seçim türküsü yaptırmış. Hem söylüyolar, hem de şimdiki CHP adayı başkanın eksiklerini, vaat edip yapamadıklarını sayıyolar, hem de saydırıyolar…Arada bir de ohh, ohhh diye tempo tutuyolar. İşte böyle olacak aga seçim çalışması…Hem gülcen, hem de söyleycen aksaklıkları. Helal olsun kadına, hem de MHP adayıymış.”
Hava biraz yumuşamıştı bu olaydan dolayı. Söz TV haberlerinden açılınca, Yörük Himmet abi devreye giriverdi aniden… “Duydunuz mu arkadaşlaa, bir spiker diyo ki ‘Eskiden bir Türk dünyaya bedel derdik, meğer bir Alman emeklisi beş Türk emeklisine bedelmiş. Neden mi, hemen söyleycem…Çünkü bir Alman emeklisinin maaşı, bizim emeklilerin beş katı kadarmış. Ne güzel demi…? Hani bizi kıskanıyodu her millet, Almanlar dahil…Nede kaldı bu durum şimdi…Hiç kanmeycen bu politikacılara, sürekli gandırıyola bizi…”
Konular insanı bir taraftan alıp, diğer tarafa adeta fırlatıyordu. Daha fazla tadımız kaçmasın diye ben de çayımı içip kendi dünyama geri dönmeye karar verdim ve yola koyuldum.
Bursa mı İstanbul mu daha riskli?
02.05.2025 17:20İşte size yüksek puanlı bir soru…Kısa süre önce İstanbul’da Silivri merkezli, gün ortasındaki bir deprem sarsıntısı Bursa’yı da korkutmuştu/Korkmuştuk. Birkaç gün bizler de tedirginlik yaşadık ama, dünya dönüyordu, iş güç deprem dinlemezdi, herkes, hepimiz normal dünyamıza dönüverdik. Kısa bir üre s
Politikanın dayanılmaz hafifliği !
01.05.2025 20:24Bu başlığın hakkını verebilmek için, küçük bir araştırma yaparak “politika” kelimesinin sözlük anlamına ulaşmaya çalışıyordum.Yabancı dillerden Türkçeye giren bir çok kelimenin yanında, politikanın yeri çok ayrıdır çünkü… Bu kelimeyi, eğip, büküp her alanda bir çok anlamda kullanırız, ya da kullanı
İşçi bayramı ve emek ve emekçinin değeri
30.04.2025 19:56Yine ve yeniden 1 Mayıs günündeyiz. Kimi ifadelere göre “İşçi Bayramı” bazı kesimlerin ifadesi ile, emek ve dayanışma günü diye de tanımlanır. Her yıl, bu gün parlak sözler ile donatılmış konuşmalar yapılır, makaleler yazılır. Dünyaca kabul edilmiş bir gün olduğu içir evrenseldir de…Ama ülkeye ve yö
28 Nisan beni çocukluğuma götürür
29.04.2025 17:41Yazarlığın gereklerinden biri de, içinde bulunduğunuz günün tarihine dikkatli bakmaktan geçiyor. Bunu bir yerden bilgilenme ile değil de, deneyimimden çıkardım. Bazen, içinde bulunduğunuz günün tarihi size bir başka yere taşır ve o yıllara hemen geri dönersiniz. Geçtiğimiz 28 Nisan 2025 gününde de b
Çukur kahve sakinleri avukat vukuatını tartışıyor !
28.04.2025 19:06Bilindiği gibi geçtiğimiz haftanın tam ortasında İstanbul gibi Bursa da sallandı. Hemen herkes evinin temelinden, duvarların mukavemetine kadar konuşmaya başladı. Bir süre sonra unutulacak olsa da, birkaç gün başka bir şey konuşulup, tartışılmadı.Bu tartışmanın en koyu biçimde tartışılacak yerin çuk
Oynamaya az kaldı zillerimiz nerde?
27.04.2025 17:45Yeni bir hafta ve bitmeyen tutuklama senfonisi…Önce Silivri deprem ve korkusu, bu kez de İBB bünyesindeki önemli bürokratların göz altına alınarak yapılan sun-i bir deprem… Bize ne İstanbul’dan da diyebilir ve işimize gücümüze kaldığı yerden devam ederiz. Ama, çok önemli olan bu gelişmeleri anlam
Bozbey ve hakkındaki suç duyurusu!
25.04.2025 15:13Bu suç duyurusu konusunu dikkate almakta geç kaldım galiba... Ama, sanırım bu tür suç duyurularına ilgili makamların, ilgi duyarak ele alması da sanki uzun sürüyor. Ama bu kez farklı da olabilir.Ne de olsa suçlanan yerel iktidar belediyesi ve başkanı, suç duyurusunda bulunan da genel iktidar adına
İki lider iki kanal ve benzer istekler
24.04.2025 19:18Aslında bu makaleyi bir gün önce paylaşacaktım. Ama, acemice bir dikkatsizlik sonucu yazdıklarımı istemeden silmiş oldum. Başlıktaki konuyu benzerlik ve liderlerin hedefi açısından değerlendirmiştim aslında.. Ve böylece bir önemli fırsatı kaçırmış da oldum, bizi hoplatan Silivri depremi ile… Geleli
60 yıllık bisiklet turu Bursa’ya neden uğramıyor?
23.04.2025 20:061963 yılında bir hayal ile başlayan ve dünya çapında dev bir organizasyona dönüşen ‘Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun tanıtım toplantısı, bu etkinliğin 60 yıllık tarihi içinde sporseverleri zamanda yolculuğa çıkarmış Bu önemli spor etkinliğini, ilgilileri şöyle özetlemiş. “1963 yılında Mar